İsra Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Kimi ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin Kutsal Secdelik'ten, çevresini kutlu kıldığı En Uzak Secdelike alıp götüren Tanrı çok yücedir. O, kuşkusuz gereğince işitendir, gereğince görendir.
- Biz Musaya da kitabı vermiş ve onu; "Benden başkasını dayanak edinmeyin," diye İsrail oğulları için bir doğru yol kılavuzu yapmıştık.
- Ey Nuh ile birlikte taşıdığımız kişilerin soyu, gerçek şu ki, Nuh, çok şükreden bir kuldu.
- Biz, İsrail oğullarına kitapta şunu bildirdik ki, siz yeryüzünde iki kez bozgun çıkaracak ve büyüklük taslayıp böbürleneceksiniz.
- Birincisinin zamanı gelince, üzerinize baş edilmez bir güce sahip kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip sizi aradılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir söz idi.
- Sonra onlara karşı size yeniden egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.
- Eğer iyilik yaparsanız, kendinize iyilik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız yine kendinizedir. Artık sonraki bozgunculuğunuzun vakti gelince, yüzünüzü kötü duruma soksunlar. İlk sefer girdikleri gibi yine secdeliğe girsinler ve bütün ele geçirdiklerini tahrip etsinler.
- Belki, rabbiniz size acır; ama siz bozgunculuğa dönerseniz biz de sizi cezalandırmaya döneriz. Biz, Cehennemi, inkarcılara bir zindan kılmışızdır.
- Gerçekten bu Kur an, insanları en doğru yola iletir ve güzel davranışlar sergileyen inananlara da, kendileri için büyük bir ödül bulunduğunu müjdeler.
- Hiç kuşku yok ki, biz, ahirete inanmayanlar için acıklı bir azap hazırlamışızdır.
- İnsan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder. Çünkü insan, pek acelecidir.
- Biz, gece ve gündüzü varlığımıza birer kanıt kıldık. Bir kanıt olan geceyi kaldırıp yine bir kanıt olan gündüzü rabbinizin bol sunumunu aramanız, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aydınlık kıldık. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
- Her insanın işlediklerini boynuna yükledik. Diriliş günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.
- "Oku kitabını, bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin!"
- Kim doğru yola gelirse ancak kendisi için gelmiş ve kim de saparsa yalnızca kendi zararına sapmış olur. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz bir elçi göndermedikçe kimseyi cezalandırmayız.
- Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman, o ülkenin şımarık varlıklılarına emrederiz; onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece, o ülke yok olmayı hak eder; biz de onu yerle bir ederiz.
- Nuh'tan sonra da nice kuşakları yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak rabbin yeterlidir.
- Kim ki, bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği Cehenneme atarız.
- Kim de ahireti isterse ve inanmış olarak kendine yaraşır bir çaba ile onun için çalışırsa, işte böylelerinin çalışmaları teşekkürle karşılanır.
- Biz, hepsine, dünyayı isteyenlere de ahireti isteyenlere de, rabbinin nimetlerinden ulaştırırız. Çünkü, rabbinin nimetleri kısıtlanmış değildir.
- Bak nasıl, kimini kimine üstün kıldık! Ama elbette ki, ahiret, dereceler bakımından daha büyük, üstünlük farkları bakımından da daha yücedir.
- Sakın Allah ile birlikte başka bir ilah edinme; sonra kınanmış ve yalnız bırakılmış halde kalırsın.
- Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana babaya iyilikte bulunmanızı buyurdu. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanacak olursa, sakın onlara öf bile deme, onları azarlama ve onlara güzel söz söyle.
- Onlara merhamet ederek alçak gönüllülük kanadını ger ve de ki; "Rabbim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et."
- Rabbiniz içinizde olanı çok iyi bilir. Eğer siz iyi kimseler olursanız, hiç kuşkusuz o da kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.
- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat malını saçıp savurma.
- Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise rabbine karşı son derece iyilik bilmez bir haldedir.
- Eğer rabbinden umduğun bir bağışın beklentisi içinde o hak sahiplerinin haklarını verememenin ezikliği ile yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa onlara gönül alıcı bir söz söyle.
- Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve özlem duyarak çaresiz kalırsın.
- Gerçekten senin rabbin, kullarından dilediğinin yaşamlığını genişletir ve dilediğininkini de kısar. Kuşkusuz ki o, kullarının durumlarından haberlidir ve her şeyi gereğince görendir.
- Yoksulluk kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da size de biz yaşamlık veriyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir suçtur.
- Sakın zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, bir utanmazlık ve kötü bir yoldur.
- Allah'ın dokunulmaz kıldığı cana haksız yere kıymayın. Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse onun mirasçısına yetki vermişizdir. Fakat o da öldürmede sınırı aşmasın; çünkü kendisine yardım edilmiştir.
- Yetimin malına, kendisi ergenlik çağma varıncaya kadar, onu değerlendirmek amacı dışında sakın yaklaşmayın. Verdiğiniz her sözü yerine getirin, çünkü verdiğiniz sözden kesinlikle sorumlusunuz.
- Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru tartı ile tartın. Bu, daha iyi, sonuç bakımından da daha güzeldir.
- Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül olmak üzere hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
- Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilir, ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.
- İşte tüm bunların kötü olanları, rabbinin katında sevimsiz görülmektedir.
- Bunlar rabbinin sana bildirdiği erdemli bilgilerdendir. Sakın Allah ile birlikte başka bir ilah uydurma ki, sonra kınanmış ve kovulmuş bir halde Cehenneme atılırsın.
- Demek rabbiniz oğulları size seçti de kendisine meleklerden kızlar edindi, öyle mi? Gerçekten siz çok büyük bir söz söylüyorsunuz.
- Biz, gerçeği, Kuranda türlü biçimlerde açıkladık ki, düşünüp öğüt alsınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.
- De ki; "Eğer onların dediği gibi Allah'la birlikte başka ilahlar olsaydı, o zaman onlar en yüksek göğün sahibine varmak için elbette bir yol ararlardı."
- O, onların söylediklerinden uzaktır. Yücedir, büyüktür.
- Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, onu yüceltirler. Onu övgü ile yüceltmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların yüceltmelerini anlamazsınız. O, kullarına karşı çok yumuşaktır, çok bağışlayıcıdır.
- Kuran okuduğun zaman seninle, ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
- Kalplerinin üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Sen rabbini Kur'an'da tek olarak andığın zaman, nefretle geriye dönüp giderler.
- Biz onların, seni dinlerken ne nedenle dinlediklerini, kendi aralarında gizli gizli konuşurlarken de o zalimlerin; "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini gayet iyi biliyoruz.
- Bak senin için nasıl örnekler verdiler de bu yüzden nasıl sapıklığa düştüler! Artık doğru yolu bulmaya güçleri yetmez.
- Bir de diyorlar ki; "Biz kemik olup toza toprağa karıştıktan sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"
- Onlara de ki; "İster taş olun, ister demir olun."
- "İsterseniz gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık olun." Diyecekler ki; "Peki bizi yeniden kim yaratacak?" De ki; "Sizi ilk kez yaratan kim ise, o yaratacak." Bunun üzerine başlarını sana doğru alaylı bir biçimde sallayarak şöyle konuşacaklar; "Ne zaman olacak o?" De ki; "Çok yakında olabilir."
- Sizi çağıracağı gün ona övgüler sunarak çağrısına hemen uyacaksınız. Ve dünyada yalnızca az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz.
- Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra Şeytan aralarını bozar. Çünkü Şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
- Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni, onların üzerine vekil göndermedik.
- Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun ki, Tanrı elçilerinin bir bölümünü bir bölümünden üstün kıldık ve Davud'a da Zebur'u verdik.
- De ki; "Ondan başka ilah olduğunu sandığınız şeyleri çağırın; onlar ne sizden bir sıkıntıyı kaldırabilirler, ne de onu başka bir yana çevirebilirler."
- Onların taptıkları şeyler bile rablerine daha yakın olmak için vesile ararlar. Onun rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü rabbinin azabı korkmaya değer.
- Hiçbir ülke yok ki biz, diriliş gününden önce onu yok edecek veya şiddetli bir biçimde cezalandıracak olmayalım. Bu, kitapta yazılı bulunmaktadır.
- Bizi tansıklarla elçi göndermekten alıkoyan şey, önceki toplumların onları yalanlamış olmalarıdır. Semuda gözleri göre göre tansık olmak üzere o dişi deveyi verdik de onunla kendilerine zulmettiler; oysa biz o tansıkları, ancak korkutmak için göndeririz.
- Hani bir vakit, sana; "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır," demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur anda lanetlenmiş bulunan o soyu da insanları sınamak dışında başka bir nedenle göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların azgınlığını artırmaktan başka bir şey sağlamıyor.
- Hani bir vakit meleklere; "Ademe secde edin!" demiştik de îblis dışında hepsi secde etmişti. O ise; "Ben, çamurdan yarattığın bir kimseye mi secde edeyim?" demişti.
- O yine şöyle demişti; "Şu bana karşı yücelttiğin kişiye bir bak; andolsun, eğer bana diriliş gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu, pek azı dışında, kendime bağlı kılacağım."
- Allah ona; "Çık, git!" buyurdu. "Onlardan kim sana uyacak olursa, hepinizin cezası Cehennemdir. İşte, size uygun eksiksiz bir ceza!"
- "Onlardan gücünün yettiğini yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaatlerde bulun." Fakat Şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.
- Benim gerçek kullarıma gelince, senin onlar üzerinde hiçbir etkin yoktur. Allah, onlar için yeterli bir koruyucudur.
- Sizin rabbiniz, sunumundan yaşamlığınızı arayasınız diye, denizde sizin için gemiler yürütür. Gerçekten o size karşı çok esirgeyicidir.
- Denizde size bir zorluk dokunduğunda, onun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat o, sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan son derece iyilik bilmezdir.
- Yoksa onun sizi karada yerin dibine geçirmeyeceğinden veya başınıza taşlar yağdırmayacağından güvende mi oldunuz? Sonra sizi koruyup gözetecek bir koruyucu da bulamazsınız.
- Yahut sizi bir kez daha denize döndürüp de üzerinize bir kasırga göndererek iyilik bilmezliğiniz yüzünden sizi boğmayacağından mı güvende oldunuz? Sonra bize karşı sizi kollayacak birini bulamazsınız.
- Andolsun ki, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine en güzel ve temiz şeylerden yaşamlık verdik ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün laldık.
- O gün bütün insanları önderleriyle birlikte çağırırız. Kitabı sağdan verilenler, en küçük bir haksızlığa uğratılmadan kitaplarını okurlar.
- Kim bu dünyada kör ise, işte o ahirette de kördür ve daha da şaşkın bir yoldadır.
- Az kalsın, sana bildirdiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye seni bile fitneye düşüreceklerdi ve işte o zaman seni dost edineceklerdi.
- Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, andolsun ki, onlara birazcık eğilim gösteriverecektin.
- İşte o zaman sana, yaşamın da ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Ve bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
- Nerdeyse yurdundan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.
- Bu, senden önce gönderdiğimiz Tanrı elçileri hakkında da geçerli olan yasamızdır ki sen, bizim yasamızda asla bir değişiklik bulamazsın.
- Gündüz güneşin kaymasından gecenin kararmasına değin yakarışta bulunmaya önem ver. Bir de sabah okumasına dikkat et. Çünkü sabah okuması tanıklıdır.
- Gecenin bir bölümünde de yakarışta bulunup Kuran oku. Bunlar sana özgü bir davranıştır. Umulur ki böylece rabbin seni övgüye değer bir konuma ulaştıracaktır.
- De ki; "Rabbim, gireceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden de doğrululukla çıkmamı nasip et ve benim için kendi katından yardımcı bir güç ver."
- Yine de ki; "Gerçek olan gelmiş ve yalan ortadan kalkmıştır. Zaten, yalan yok olmak zorundadır."
- Biz Kurandan, inananlar için bir şifa ve rahmet kaynağı olan şeyler indiriyoruz. Fakat onlar, zalimlerin yalnızca zararını artırmaktadır.
- Biz insana nimet verdiğimiz zaman o, Allah'ı anmaktan yüz çevirip uzaklaşır. Ona kötülük dokununca da karamsarlığa düşer.
- De ki; "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, kimin daha doğru yolda olduğunu çok iyi bilmektedir."
- Bir de sana ruhtan soruyorlar. De ki; "Ruh rabbimin bildiği bir konudur. Bu konuda size pek az bilgi verilmiştir."
- Andolsun ki, dikseydik biz sana bildirdiğimizi tümüyle ortadan kaldırırdık; sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
- Ancak rabbinin bir rahmeti vardır. Çünkü onun sana olan sunumu gerçekten çok büyüktür.
- De ki; "Gerçek şu ki, insanlar ve cinler bu Kur anın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun bir benzerini getiremezler."
- Andolsun ki, biz bu Kur anda insanlara her türlü örneği değişik biçimlerde açıkladık. Yine de insanların çoğu inkardan başka bir şeyde diretmediler.
- Dediler ki; "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana kesinlikle inanmayacağız!"
- "Ya da senin, hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
- "Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin."
- "Yahut altından bir evin olsun, ya da göğe çıkmalısın. Ona çıktığına da kesinlikle inanmayız. Ta ki bize, okuyacağımız bir kitap indirmelisin." De ki; "Rabbimi yüceltirim. Sonuçta ben de, Tanrı elçisi olan bir insandan başka bir şey değilim."
- Kendilerine doğru yolu gösteren elçi gelince, insanların inanmalarına engel olan neden yalnızca; "Allah bir insanı mı elçi gönderdi?" demeleridir.
- Onlara şöyle söyle; "Eğer yeryüzünde uslu uslu dolaşan melekler olsaydı, elbette ki, onlara gökten, melek olan bir Tanrı elçisi gönderirdik!"
- Yine onlara de ki; "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberlidir, onları görmektedir."
- Allah, kimi doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, böyleleri için onun dışında dostlar bulamazsın. Onları diriliş günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü bir araya toplayacağız. Varacakları yer Cehennemdir. Cehennemin ateşi hafifledikçe, biz onun alevini körükleyip artırırız.
- İşte bu, onların cezasıdır; çünkü onlar ayetlerimizi inkar etmişler ve; "Biz kemik olup toza toprağa karıştıktan sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demişlerdi.
- Onlar görmüyorlar mı ki, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın gücü, onların benzerini yaratmaya da yeter? Allah, onlar için de bir süre belirlemiştir. Fakat zalimler yine de inkardan geri durmazlar.
- De ki; "Eğer rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, harcanır biter korkusuyla cimri davranırdınız." Gerçekten insan çok cimridir.
- Biz Musa'ya apaçık dokuz tansık vermiştik. İstersen İsrail oğullarına sor. Musa onlara geldiğinde, Firavun; "Ey Musa," demişti, "Ben senin büyülendiğini düşünüyorum."
- Musa ise; "İyi biliyorsun ki, bunları, göklerin ve yerin rabbi ancak apaçık tansıklar olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle yıkılmış bir kişi olarak görüyorum," demişti.
- Firavun bunun üzerine, onları ülkeden sürmek istedi. Biz de onu ve yanındakilerin hepsini suda boğduk.
- Ardından da İsrail oğullarına şöyle dedik; "O topraklarda yerleşin. Ahiret vaadi gelince hepinizi bir araya toplayacağız."
- Biz onu gerçek ile indirdik ve o gerçek ile indi. Seni de ancak bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Onu, bir Kuran olarak, insanlara dura dura okuyasın diye bölümlere ayırıp aşama aşama indirdik.
- De ki; "Siz ister ona inanın, ister inanmayın. Gerçek şu ki, o, daha önce kendilerine yüksek bilgi verilenlere okunduğu zaman onlar, hemen yüz üstü secdeye kapanırlar."
- Ardından şöyle derler: "Rabbimizin şanı yücedir. Hiç kuşku yok ki, rabbimizin sözü kesinlikle gerçekleşecektir!"
- Böylece ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar. Çünkü o, yani Kur'an okunması, onların saygısını artırmaktadır.
- De ki; "îster Allah' diye dua edin, ister 'Bağışlayan' diye dua edin. Hangisiyle dua ederseniz edin, en güzel adlar onundur. Bununla birlikte yakarışta bulunurken sesini çok yükseltme, çok da kısma; ikisinin arası bir yol tut."
- Ve şöyle söyle; "Övgü Allah içindir ki, o, çocuk edinmemiştir. Yönetimde bir ortağı yoktur. Güçsüzlükten dolayı bir yardımcıya gereksinimi de yoktur." Sen onu gereğince bir yüceltme ile yücelt.