Kamer Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Dünyanın sonu yaklaştı ve Ay yarıldı.
- Onlar bir tansık görseler, hemen yüz çevirirler ve; "Bu, eskiden beri devam ede gelen bir büyüdür!" derler.
- Ve onlar kendi heveslerine uyup elçiyi yalanladılar. Oysa ki, her iş yerini bulacaktır.
- Gerçek şu ki, onlara bu tutumlarından vazgeçmelerini sağlayacak nice haberler geldi.
- Bu, doruk noktaya çıkmış üstün bir erdemlilik bilgisidir. Fakat uyarılar onlara bir yarar sağlamıyor.
- Sen onlardan yüz çevir. Gün gelecek, davetçi onları görülmedik bir şeye çağıracaktır.
- Onlar ki, ürkek bakışlarla, etrafa yayılmış çekirgeler gibi mezarlarından çıkacaklardır.
- Kendilerini çağırana doğru koşacaklardır. O sırada inkarcılar ise; "Bu, çetin bir gündür!" diyeceklerdir.
- Onlardan önce Nuh halkı da yalanlamıştı. Onlar ki, kulumuzu yalanlayıp ona deli dediler ve ona engel oldular.
- Sonunda o rabbine yakararak şöyle dedi; "Ben yenildim. Bana yardım et."
- Biz de hemen göğün kapılarını sağanak halinde boşalan bir su ile açıverdik.
- Yerden de pınarlar fışkırttık. Böylece sular belirlenen bir iş için birleşti.
- Onu tahtadan yapılmış ve çivilerle tutturulmuş gemiye bindirdik.
- İnkarla karşılaşmış kulumuza bir ödül olarak, gemi gözetimimiz altında akıp gidiyordu.
- Andolsun ki, biz, onu bir ibret olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
- Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Ad halkı da yalanlamıştı. Ama azabım ve uyarılarım nasılmış gördüler.
- Biz onların üzerine uğursuzluğu kesintisiz olan bir günde, dondurucu bir kasırga gönderdik.
- Bir kasırga ki, insanları, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi yerlerinden koparıp atıyordu.
- Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
- Andolsun ki, biz Kur an'ı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Semud halkı da uyarıları yalanlamıştı.
- Dediler ki; "İçimizden bizim gibi bir insana mı uyacağız? O zaman biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz."
- "Tanrının öğüdü aramızdan ona mı verilmiş? Hayır, o, yalancı ve şımarığın biridir."
- Onlar, yarın, şımarık ve yalancının kim olduğunu bilecekler.
- Salihe; "Biz onları sınamak için dişi bir deveyi gönderiyoruz. Sen onları gözetle ve sabırlı ol," dedik.
- Onlara haber ver ki, su, aralarında nöbetleşe paylaştırılmıştır. Herkes suyu sırasına göre alacaktır.
- Derken onlar bir arkadaşlarını çağırdılar; o da bıçağını çekip deveyi kesiverdi.
- Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
- Biz onların üzerine korkunç bir çığlık gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru bir ot gibi oluverdiler.
- Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Lut halkı da uyarıları yalanlamıştı.
- Biz de üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Ancak Lutun ailesini, seher vakti kurtarmıştık.
- Katımızdan bir iyilik olarak şükredenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
- Lut, onları şiddetli azabımız konusunda uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları kuşku ile karşıladılar.
- Onlar Lutun konuklarına karşı niyetlerini bozdular. Onlarla yalnız kalmak için gidip gidip geldiler. Biz de gözlerini silme kör ettik. Onlara; "Haydi tadın benim cezalandırmamı ve tehditlerimi!" dedik.
- Andolsun ki, bir sabah erkenden, onların üzerlerine bir azap çöküverdi.
- Haydi şimdi tadın benim cezalandırmamı ve tehditlerimi...
- Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Kuşkusuz Firavun ailesine de uyarıcı elçiler gelmişti.
- Onlar, bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de kendilerini, çok güçlü ve üstün bir yakalayışla yakaladık.
- Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı üstündür? Yoksa Kitaplarda sizin için bir kurtuluş belgesi mi vardır?
- Yoksa; "Biz yardımlaşan bir topluluğuz," mu diyorlar?
- O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.
- Daha doğrusu, onların asıl buluşma zamanları dünyanın sonunu getirecek olan felaketin gerçekleşme anıdır. O felaketin ürkütücülüğü ise anlatılamayacak kadar korkunç ve acıdır.
- Gerçek şu ki, suçlular bir sapkınlık ve çılgınlık içindedir.
- O gün yüzükoyun ateşe sürüklenirler. Onlara; "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" denilir.
- Doğrusu biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.
- Bizim buyruğumuz ki, göz kırpması kadar kısa sürede gerçekleşen bir tek sözdür.
- Andolsun ki, biz sizin benzerlerinizi de yıkıma uğratmıştık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
- Onların yapmış oldukları her şey kitaplarda yazılıdır.
- Küçük olsun büyük olsun tümü, satır satır yazılmıştır.
- Allah'tan sakınanlar ise cennetlerde ve ırmak kıyılarındadır.
- Yine onlar, doğruluk meclisinde ve tüm gücü elinde bulunduran bir hakanın yanındadır.