Mearic Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. İsteyen birisi, inecek azabı istedi.
  2. O, inkarcılar içindir ve onu engelleyecek yoktur.
  3. O, yükselme derecelerinin sahibi olan Tanrı katından gelecekYÜKSELME
  4. Melekler ve Ruh, süresi elli bin yıl olan bir günde ona yükselirler.
  5. Öyleyse sen artık güzel bir biçimde sabret.
  6. Onlar onu çok uzak görüyorlar.
  7. Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
  8. O gün, gök erimiş maden gibi olacaktır.
  9. Dağlar da atılmış yün gibi olacaktır.
  10. O gün, dost dostun halini sormaz.
  11. Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlular o günün azabından kurtulmak için oğullarını kurtulmalık olarak vermek ister.
  12. Eşini ve kardeşini de vermek ister.
  13. Kendisine dünyada iken kol kanat geren tüm yakınlarını da vermek ister.
  14. Hatta yeryüzünde bulunan herkesi vermek ister ki kendini kurtarabilsin.
  15. Hayır, kuşku yok ki, Cehennem alev alev yanan bir ateştir.
  16. O ki, derileri kavurup soyar.
  17. Sırtını dönüp gideni kendine çağırır.
  18. Mal toplayıp yığan kimseyi de çağırır.
  19. Doğrusu insan aç gözlü yaratılmıştır.
  20. Başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer.
  21. Kendisine bir iyilik ulaştığında ise cimrilik eder.
  22. İçtenlikle Tanrı ya yakarışta bulunanlar bunun dışındadır.
  23. Onlar ki yakarışlarını sürekli olarak yaparlar.
  24. Onların mallarında belli bir pay vardır.
  25. O pay, yoksul ve yoksun olanlar içindir.
  26. Onlar yargı gününün gerçekliğine inanırlar.
  27. Ve onlar ki rablerinin azabından çekinirler.
  28. Çünkü rablerinin azabına karşı kimse güvende olamaz.
  29. Onlar, ayıp yerlerini de günahtan korurlar.
  30. Ancak eşleri ve halayıkları günah kapsamının dışındadır. Onlar bundan dolayı kınanmazlar.
  31. Fakat kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar sınırı aşmış olanlardır.
  32. Onlar, kendilerine verilen emanetleri ve verdikleri sözleri gözetirler.
  33. Onlar, tanıklıklarını dosdoğru yaparlar.
  34. Onlar, Tanrıya içtenlikle yakarışta bulunmaya da özen gösterirler.
  35. İşte onlar, cennetler içinde ağırlanacak olanlardır.
  36. Öyleyse şimdi inkarcılara ne oluyor da senin önünde koşuşuyorlar?
  37. Sağında ve solunda bölük bölük oluyorlar?
  38. Yoksa onlar nimetlerle dolu cennetlere konulacaklarını mı umuyorlar?
  39. Hayır, kesinlikle ummasınlar. Biz onları da o bildikleri şeyden yarattık.
  40. Doğuların ve batıların rabbine ant içerim ki, bizim her şeye gücümüz yeter.
  41. Biz onların yerine onlardan daha iyilerini getirebiliriz. Hiç kimse bize engel olamaz.
  42. Öyleyse sen şimdi onları kendi hallerine bırak. Kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp oyalansınlar.
  43. O gün onlar, dikili taşlara koşar gibi kabirlerinden koşarak çıkarlar.
  44. Gözleri korkudan aşağı düşmüş halde onları bir aşağılanma sarıverir. İşte bu, onlara, geleceği söz verilen gündür.