Meryem Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
- Bu, rabbinin Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.
- Hani o rabbine içinden gizlice seslenmişti.
- Demişti ki; "Rabbim, kuşkusuz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu. Ben, sana dua ettiğim için hiç mutsuz olmadım."
- "Ben, arkamdan gelecek yakınlarım için kaygı duyuyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla."
- "Ta ki, bana mirasçı olsun. Yakupun soyuna da mirasçı olsun. Rabbim, onu, rızanı kazanmışlardan eyle."
- Ey Zekeriyya, biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya olacak. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.
- O şöyle dedi; "Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Karım kısır, bense son derece yaşlıyım."
- Allah buyurdu ki; "İşte bu böyledir." Rabbin şöyle dedi; "Bu, benim için kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."
- Zekeriyya; "Rabbim, bana bir işaret ver," dedi. "Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde birbirini izleyen üç gece boyunca insanlarla konuşmamandır."
- Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara; "Sabah akşam Tanrıyı yüceltin!" diye işaret verdi.
- Dedik ki; "Ey Yahya, kitaba tüm gücünle sarıl." Biz ona, o daha çocukken erdemli bilgiyi vermiştik.
- Ayrıca katımızdan bir kalp yumuşaklığı ve bir temizlik de verdik. O sakınan biriydi.
- Ana babasına iyilik ederdi, baş kaldıran bir zorba değildi.
- Doğduğu gün, öldüğü gün ve yeniden dirileceği gün ona esenlik olsun.
- Kitapta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti.
- Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde çekmişti. Biz ona meleğimizi gönderdik de o, ona tam bir insan biçiminde görünmüştü.
- Meryem Şöyle demişti; "Gerçek şu ki ben senden, esirgeyici olan Allah'a sığınırım. Eğer sakınan biriysen bana yaklaşma."
- Melek; "Ben rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk vermek için buradayım," demişti.
- Meryem ise; "Bana hiçbir erkek dokunmamışken ve ben azgın bir utanmaz değilken benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir?" diye söylemişti.
- Melek; "Öyledir!" demişti. Rabbin de şöyle dedi; "O, bana çok kolaydır. Onu insanlar için bir tansık ve bizden bir rahmet kılacağız." Bu, kararlaştırılmış bir işti.
- Ardından o ona gebe kaldı. Sonra da uzak bir yere çekildi.
- Derken doğum sancısı geldi, onu bir hurma dalma tutunmaya zorladı. "Ne olurdu, bundan önce ölüp de unutulup gitseydim," diyordu.
- Aşağı taraftan ona şöyle bir ses geldi; "Tasalanma, rabbin senin alt tarafından bir su arkı var etti."
- "Hurmanın dalını kendine doğru silkele; sana taze hurma dökülsün."
- Artık ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen de ki; "Ben esirgeyici olan Allah'a sessizlik orucu adadım, onun için bugün hiç kimse ile konuşmayacağım."
- Derken Meryem o çocuğu taşıyarak toplumuna getirdi. Dediler ki; "Ey Meryem, sen gerçekten çok iğrenç bir iş yaptın."
- "Ey Harun'un kız kardeşi, baban kötü bir adam değildi. Annen de iffetsiz biri değildi."
- Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Dediler ki; "Beşikteki bir çocukla nasıl konuşalım?"
- Çocuk şöyle dedi; "Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni elçi yaptı."
- "Beni bulunduğum her yerde kutlu kıldı. Yaşamda olduğum sürece bana, kendisine yakarışta bulunmayı ve yoksulun hakkı olanı vermeyi emretti."
- "Anneme iyilik etmemi öğütledi ve beni başkaldıran bir zorba yapmadı."
- "Doğduğum gün de, öldüğüm gün de, diriltileceğim gün de bana esenlik olsun."
- İşte Meryem oğlu İsa budur. Hakkında anlaşmazlığa düştükleri sözün doğrusu da böyledir.
- Çocuk edinmek Allah'ın şanına asla yakışmaz. O, bundan uzaktır. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece "ol!" der, o da oluverir.
- Kuşkusuz, Allah, benim de rabbimdir, sizin de rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. Çünkü, dosdoğru yol budur.
- Sonra kendi aralarından çıkan topluluklar onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek olan inkarcıların haline!
- Huzurumuza getirildiklerinde neler işitecek, neler görecekler! Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindeler.
- Sen onları, o özlem günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar aymazlık içindeyken ve inanmış değillerken hüküm verilmiş olacaktır.
- Kuşkusuz biz bütün yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara mirasçı olacağız. Onlar ki, bize döndürüleceklerdir.
- Kitapta İbrahim'i de an. O, özü sözü doğru bir Tanrı elçisiydi.
- Hani o babasına demişti ki; "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve sana bir yararı olmayan şeylere niçin kulluk ediyorsun?"
- "Babacığım, sana gelmeyen bir bilgi bana ulaşmış bulunuyor. Bana uy ki, seni doğru bir yola götüreyim."
- "Babacığım, Şeytana kulluk etme. Kuşkusuz Şeytan, bağışlayıcı olan Allah'a başkaldırandır."
- "Babacığım, sana bağışlayıcı olan Allah'tan bir azap dokunur da Şeytana yandaş olursun diye korkuyorum."
- Babası ise ona; "Ey İbrahim, sen benim ilahlarıma sırt mı çeviriyorsun? Eğer bu işe son vermezsen andolsun ki, seni taşlarım. Uzun bir süre benden uzak dur," demişti.
- İbrahim; "Sana esenlik olsun. Senin için rabbimden af dileyeceğim. O bana karşı sunumu bol olandır," diye karşılık vermişti.
- "Ben sizden de, sizin Allah'tan başka dua ettiklerinizden de uzaklaşıyor ve yalnızca rabbime dua ediyorum. Umuyorum ki rabbime ettiğim dualarım boşa gitmez."
- Derken İbrahim onlardan ve onların Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşınca, biz de ona İshak ile Yakup'u bağışladık; her birini de elçi yaptık.
- Onlara rahmetimizden armağanlar verdik ve onlar için yüce bir anlatım gücü sunduk.
- Kitapta Musa'yı da an. O da içtenliğe erdirilmiş bir kul ve insanlara haberci olarak gönderilmiş bir Tanrı elçisiydi.
- Ona Tur Dağının sağ yanından seslenmiş ve onu, kendisiyle fısıldaşarak konuşacak kadar yaklaştırmıştık.
- Ona, rahmetimizin bir göstergesi olsun diye, kardeşi Harun'u da Tanrı elçisi olarak vermiştik.
- Kitapta İsmail'i de an. Gerçekten o sözünde duran biri ve haberci olarak gönderilmiş bir Tanrı elçisiydi.
- O, yakınlarına, yakarışta bulunmayı ve yoksulun hakkı olanı vermeyi emrederdi. Ve o, rabbinin katında hoşnutluk kazanmış bir kişi idi.
- Kitapta İdris'i de an. Gerçekten o da özü sözü doğru bir Tanrı elçisiydi.
- Onu yüce bir konuma yükseltmiştik.
- Onlar, Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte gemide taşıdıklarımızdan, İbrahim ile Yakup'un ve doğru yola eriştirip seçkin kıldığımız kimselerin soyundan, Allah'ın nimetlerine erişmiş Tanrı elçileriydi. Onlara bağışlayıcı olan Allah'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlardı.
- Onların ardından yakarışı bırakan ve şehvetlerinin peşine düşen bir kuşak geldi. Onlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.
- Ancak tövbe edip inanan ve güzel işler yapan kimseler bunun dışındadır; onlar, hiçbir haksızlığa uğramadan Cennete gireceklerdir.
- Orası Adn Cennetleridir ki, bağışlayıcı olan Allah onu kullarına, görmedikleri halde söz vermiştir. Onun sözü ise kuşkusuz yerini bulacak bir sözdür.
- Orada onlar boş söz işitmezler, ancak esenlik sözü işitirler. Orada sabah akşam yaşamlıkları da hazır olacaktır.
- İşte kullarımızdan Allah'a karşı sakınması olanlara vereceğimiz Cennet budur.
- Cebrail şöyle dedi; "Biz ancak rabbinin buyruğuyla ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey ona aittir. Ve rabbin, asla unutkan değildir."
- O göklerin, yerin ve ikisinin arasında olan her şeyin rabbidir. Öyleyse yalnız ona kulluk et. Ona kulluğunda sabır göster. Hiç ona adaş olacak birini bilir misin?
- Bir de insan diyor ki; "Öldükten sonra diriltilecek miyim?"
- O insan, daha önce hiçbir şey değilken bizim onu yarattığımızı hiç düşünmüyor mu?
- Rabbine andolsun ki, biz onları da, şeytanları da diriltecek, sonra da Cehennemin etrafında diz çökmüş halde toplayacağız.
- Sonra da, her topluluktan, bağışlayıcı olan Allah'a başkaldırmada en ileri gidenleri çekip ayıracağız.
- Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.
- İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, rabbinin üzerine aldığı kesin bir hükümdür.
- Sonra biz, Allah'a karşı sakınması olanları kurtarır, zalimleri ise orada diz üstü bırakırız.
- Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda, o inkarcılar, inananlara derler ki; "İki topluluktan hangisi, konum bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"
- Oysa biz önceki dönemlerde onlardan daha varlıklı ve daha gösterişli nice kuşakları yok ettik.
- De ki; "Kim sapıklık içinde ise, çok bağışlayıcı olan Allah, ona istediği kadar süre versin; sonunda söz verildikleri şeyi, ya azabı ya da dünyanın sonunu gördükleri zaman kimin konumunun daha kötü ve iradesinin daha zayıf olduğunu göreceklerdir."
- Allah doğru yolda olanların doğruluklarını artırır. Kalıcı iyi işler, rabbinin katında daha iyi ödül kazandırıcı ve daha mutlu bir sonuca ulaştırıcıdırlar.
- Ayetlerimizi inkar edip; "Bana elbette mal ve çocuk verilecektir," diyeni gördün mü?
- O, gizli olanı mı biliyor, yoksa bağışlayıcı olan Allah'ın katından bir söz mü almıştır?
- Kesinlikle hayır, biz onun söylediğini yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.
- Onun dediğine biz varis olacağız, o ise tek başına bize gelecektir.
- Kendilerine destek olsunlar diye Allah'tan başka ilahlar edindiler.
- Kesinlikle hayır, o ilahlar, kendilerine yapılan kulluğu tanımayacaklar ve onlara düşman kesileceklerdir.
- Görmedin mi biz, kafirlere şeytanları gönderdik de, onları oynatıp duruyorlar.
- Öyleyse onlara ilişkin acele etme. Çünkü biz onlar için sürekli gün sayıyoruz.
- O gün Allah'tan sakınanları, bağışlayıcı olan Allah'a gönderilen saygın bir topluluk olarak toplayacağız.
- Suçluları da susuz olarak o yakıcı Cehenneme süreceğiz.
- Bağışlayıcı olan Allah'ın katından bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün kayırma yetkisi olmayacaktır.
- Bir de onlar; "Tanrı çocuk edindi," dediler.
- Gerçekten siz çok çirkince bir şey ileri sürdünüz.
- Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti.
- Bu, onların Tanrıya çocuk yakıştırmalarından dolayıdır.
- Oysaki, Tanrıya çocuk edinmek kesinlikle yakışmaz.
- Göklerde ve yerde kim varsa, hepsi Tanrının huzuruna kul olarak gelir.
- Allah onların hepsini kuşatmış, her birini tek tek saymıştır.
- Onların hepsi, diriliş günü ona birer birer gelecektir.
- Kuşkusuz ki, inanıp iyi iş yapanlar için ise Tanrı bir sevgi oluşturacaktır.
- Biz Kur an ı; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir toplumu da onunla uyarasın.
- Biz onlardan önce de nice kuşakları yok ettik. Şimdi onlardan hiçbirini duyuyor musun, yahut onların gizli bir sesini işitiyor musun?