Muhammed Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Tanrı, inkar edenlerin ve Allah'ın yolundan alıkoyanların işlerini boşa çıkarmıştır.
- İnanıp yararlı işler yapanların ve Muhammed'e, rablerinden bir gerçek olarak indirilene inananların ise kötülüklerini örtmüş ve durumlarını düzeltmiştir.
- Bu, inkar edenlerin yanlış olana ve inananların da rablerinden gelen gerçeğe uymalarından ötürü böyledir. Allah böylece insanlara kendilerinin örneklerini anlatmaktadır.
- Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Sonunda onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp onları tutsak alın. Daha sonra savaş ağırlıklarını bırakıp, savaşın bitiminde onları ya karşılıksız olarak, ya da kurtulmalık ile salıverin. Allah'ın buyruğu budur. Eğer Allah dikseydi onlardan başka türlü de öç alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını kesinlikle boşa çıkarmayacaktır.
- Onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.
- Ve onları, kendilerine tanıtmış olduğu o Cennete koyacaktır.
- Ey inananlar, eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam tutmanızı sağlar.
- İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.
- Çünkü onlar Allah'ın indirdiğini beğenmediler. O da onların işlerini geçersiz kılmıştır.
- Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları yere batırmıştır. Şu inkarcılara da onlara yapılanın aynısı yapılacaktır.
- Çünkü Allah inananların koruyucusudur. İnkarcıların ise hiçbir koruyucusu yoktur.
- Doğrusu Allah, inanıp yararlı işler yapanları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Oysa durakları ateş olduğu halde inkarcılar, zevklenirler ve hayvanlar gibi yerler.
- Seni yurdundan çıkaran bu ülkeden daha güçlü nice ülkeler vardı ki, biz onları yok ettik de yardımlarına koşan hiç kimse olmadı.
- Rabbinin katından bir belgesi bulunan kimse, yaptığı kötü iş kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uyan kimseye benzer mi?
- Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen Cennet şöyledir: Orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Onlara orada her türlü ürün ve rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte temelli kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
- Onların arasında seni dinlemeye gelen de var. Yanından çıktıkları zaman ise, onlar kendilerine bilgi verilmiş olanlara; "O, demin ne söyledi?" derler. Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini damgalamıştır da hep heveslerinin peşine düşmektedirler.
- Doğru yolu bulanların ise Allah doğruluklarını artırır da onların kendisine karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.
- Onlar, dünyanın sonunu getirecek felaketin ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Kuşkusuz onun işaretleri belirmiştir. O, onlara gelip çatınca ibret almaları neye yarar!
- Bil ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın için hem de inanan erkeklerle inanan kadınlar için af dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilmektedir.
- İnananlar; "Keşke savaş hakkında bir Kur an bölümü indirilmiş olsaydı!" derler. Fakat hükmü açık bir bölüm indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık bulunanların, ölüm korkusundan bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur.
- Halbuki onlara, boyun eğmek ve uygun olanı söylemek yakışırdı. İş ciddiye bindiği zaman, Allah'a bağlılık gösterselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
- Demek ki sizler, iş başına gelecek olup savaştan geri dursanız, yeryüzünde bozgun çıkaracak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz, öyle mi?
- İşte bunlar, Allah'ın lanet edip kulaklarını sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
- Onlar, Kur anı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var?
- Kendileri için doğru yol belli olduktan sonra artlarına dönenleri, bu işi yapmaya Şeytan sürüklemiş ve onlara umut vermiştir.
- Bu, böyledir. Çünkü onlar, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara; "Bazı konularda size uyacağız," demişlerdir. Oysa Allah, onların gizlediklerini bilmektedir.
- Ya melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman durumları nasıl olacak?
- Bu, böyledir. Çünkü onlar, Allah'ı kızdıran şeylerin peşinden gittiler. Onu razı edecek şeylerden hoşlanmadılar. Allah da onların yaptıklarını boşa çıkardı.
- Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
- Biz dikseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki, sen onları konuşma biçimlerinden tanırsın. Elbette ki, Allah yaptıklarınızı bilmektedir.
- Andolsun ki, sizden Allah için savaşanları ve güçlüklere karşı dirençli olanları ortaya çıkarıncaya kadar sizi sınayacağız ve haberlerinizi açıklayacağız.
- Kuşku yok ki, inkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Tanrı elçisine karşı gelenler, Allaha hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
- Ey inananlar, Allaha uyun. Elçiye de uyun. Yaptıklarınızı boşa çıkarmayın.
- înkar edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da inkarcı olarak ölenleri Allah kesinlikle affetmeyecektir.
- Ey inananlar, sizler daha üstün olduğunuz halde düşman karşısında gevşemeyin ki, barış istemek zorunda kalmayasınız. Allah sizinle birliktedir. O, yaptıklarınızın sevabını azaltmayacaktır.
- Dünya yaşamı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer inanıp kötülükten sakınırsanız, Allah size ödülünüzü verecektir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemeyecektir.
- Eğer Allah onları sizden isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
- İşte sizler, Allah yolunda harcama yapmaya çağırmıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden bilsin ki, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise yoksulsunuz. Eğer ondan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir. Fakat onlar sizin gibi olmazlar.