Neml Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Ta, Sin. İşte bunlar Kuranın ve apaçık kitabın ayetleridir.
  2. O kitap inançlılar için bir yol gösterici ve sevindirici bir haberdir.
  3. O inançlılar ki, içtenlikle yakarır, yoksulun hakkı olanı verir ve ahirete de kesinkes inanırlar.
  4. Kuşkusuz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalayıp dururlar.
  5. İşte bunlar, cezaları en ağır olanlardır; ahirette en çok yıkıma uğrayacak olanlar da onlardır.
  6. Kuşku yok ki sana bu Kur an, gereğince bilen ve erdemli bilginin kaynağı olan Tanrı katından ulaştırılmaktadır.
  7. Hani Musa ailesine; "Ben bir ateş gördüm," demişti. "Size oradan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor ateş getireceğim."
  8. Oraya varınca ise kendisine; "Ateşin yanında bulunan da, çevresinde olan da kutlu kılınmıştır. Evrenlerin rabbi olan Allah eksikliklerden uzaktır," diye seslenildi.
  9. "Ey Musa, kuşkun olmasın ki, ben gücün ve erdemli bilginin kaynağı olan Allah'ım."
  10. "Değneğini yere bırak!" Musa, sanki onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. Dedik ki; "Ey Musa, korkma, benim yanımda Tanrı elçileri korkmaz."
  11. "Ancak kim zulmeder de sonra kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki, kuşkusuz ben çok bağışlayıcıyım, çok esirgeyiciyim."
  12. "Şimdi elini koynuna sok ki, hiç kusursuz, bembeyaz halde çıksın. Böylece dokuz tansık ile Firavun ve halkına git. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir topluluk haline geldiler."
  13. Böylece tansıklarımız onların gözleri önüne serilince; "Bu, apaçık bir büyüdür!" dediler.
  14. Gönülleri bu tansıkları kesin bir biçimde doğruladığı halde, zulüm ve böbürlenmeleri yüzünden onları inkar ettiler. Oysa bak, o bozguncuların sonu nice oldu!
  15. Andolsun ki; biz Davud'a ve Süleyman'a da büyük bir bilgi verdik; ve onlar; "Bizi inançlı kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a övgüler olsun!" dediler.
  16. Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve şöyle dedi; "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden bir pay verildi. Kuşkusuz bu, apaçık sunumun ta kendisidir."
  17. Derken Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen ordusu bir araya getirildi. Hepsi de düzenli bir şekilde sevk ediliyordu.
  18. Sonunda karınca vadisine geldikleri zaman bir karınca; "Ey karıncalar," dedi, "Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmadan sizi ezmesinler."
  19. Süleyman, karıncanın bu sözüne gülümseyerek; "Rabbim, bana, anama ve babama verdiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın işi yapmamı benim için kolay kıl, beni rahmetinle iyi kulların arasına kat," diye dua etti.
  20. Kuşları denetlerken de; "Hüdhüd'ü niye göremiyorum?" dedi. "Yoksa kayıplara mı karıştı?"
  21. "Ya bana apaçık bir neden gösterecek, ya da onu şiddetli bir cezaya çarptıracağım veya keseceğim."
  22. Çok geçmeden Hüdhüd çıkageldi ve dedi ki; "Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve Sebe halkından doğru bir haber getirdim."
  23. "Orada, onları yöneten bir kadın buldum ki, her türlü olanağa sahip; bir de çok büyük bir tahtı var."
  24. "Onu ve toplumunu, Allah'ı bırakıp Güneşe secde eder halde buldum. Şeytan onlara, yapıp ettiklerini çekici gösterip onları yoldan saptırmış. Artık doğru yolu bulamazlar."
  25. "Oysa göklerde ve yerde gizli olan her şeyi açığa çıkaran, gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilen Allah'a secde etmeleri gerekmez mi?"
  26. "O Allah ki, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Üstelik o çok büyük olan en yüksek göğün sahibidir."
  27. Süleyman şöyle söyledi; "Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz."
  28. "Şu mektubumu götürüp onlara bırak. Sonra onlardan uzaklaş da bak bakalım, nasıl davranacaklar."
  29. Kadın yönetici şöyle dedi; "Ey ileri gelenler, gerçekten bana çok değerli bir mektup bırakıldı."
  30. "O, Süleyman'dandır ve Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın adıyladır."
  31. "Bana karşı büyüklenmeyin ve Hakk a teslim olarak bana gelin, diye yazıyor."
  32. Sonra kadın yönetici şöyle dedi; "Ey ileri gelenler, bu konuda bana görüşlerinizi belirtin. Siz hazır olmadıkça bir iş hakkında kesin karar veremem."
  33. Dediler ki; "Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız ama buyruk senindir. Düşün, sen nasıl buyurursan öyle yaparız."
  34. O şöyle dedi; "Krallar girdikleri ülkeyi perişan ederler ve halkın ulularını aşağılarlar. Onlar da böyle yapacaklardır."
  35. "Şimdi ben onlara bir armağan göndereceğim ve bakacağım elçiler neyle geri dönecekler."
  36. Elçiler, Süleyman'a geldiğinde, o şöyle dedi; "Siz bana bir mal ile mi destek veriyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha değerlidir. Sizin armağanınızla, benden çok siz sevinirsiniz."
  37. "Sizi gönderenlere dönün. Karşı koyamayacakları bir ordu ile gelmekte olduğumuzu haber verin. Onları aşağılık bir halde ve küçük düşürerek oradan çıkaracağız."
  38. Süleyman şöyle diyerek devam etti; "Ey ileri gelenler, onlar teslim olup gelmeden önce, onun tahtını bana hanginiz getirecek?"
  39. Cinlerden bir ifrit; "Sen daha yerinden kalkmadan onu sana getirebilirim. Bunu başarabilecek güce sahibim," dedi.
  40. Kitabın bilgisine sahip olan biri; "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm." dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce; "Bu, şükür mü edeceğim yoksa iyilik bilmezlik mi edeceğim diye beni sınayan rabbimin sunumundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat iyilik bilmezlik eden bilsin ki, rabbim zengindir, cömerttir," dedi.
  41. Süleyman sonra şöyle dedi; "Onun tahtını tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak mı?"
  42. Kadın yönetici geldiğinde, ona; "Senin tahtın buna benziyor mu?" denildi. O; "Bu sanki onun ta kendisi," dedi. "Zaten bize daha önce bilgi ulaşmış ve biz Hakka teslim olmuştuk."
  43. Aslında daha önce Allah'tan başka taptığı şey onu haktan alıkoymuştu. Çünkü o inkarcı bir toplumdan idi.
  44. Kendisine; "Saraya gir!" denildi. Sarayın zeminini görünce, onu duru bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman; "Bu billurdan yapılmış saydam bir saraydır," dedi. Kadın yönetici; "Rabbim, ben gerçekten kendime yazık etmişim," dedi. "Şimdi Süleyman ile birlikte evrenlerin rabbine teslim oldum."
  45. Andolsun ki, biz Semud halkına da, "Allah'a kulluk edin," diye, kardeşleri Salih'i elçi olarak gönderdik; onlar da birbiriyle çekişen iki topluluk oluverdiler.
  46. Salih; "Ey halkım," dedi. "Niçin iyiliğin değil de kötülüğün çabuklaştırılmasını istiyorsunuz? Allah'tan bağışlanmanızı isteseniz olmaz mı? Umulur ki, esirgenirsiniz."
  47. Onlar; "Senin ve yanındakilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık," dediler. Salih ise; "Sizin uğursuzluğunuz Allah katında yazılıdır," dedi. "Aslında siz sınanmakta olan bir topluluksunuz."
  48. O kentte dokuz çete vardı ki, bunlar orada bozgunculuk yapıyor, iyilik yapmaya yanaşmıyorlardı.
  49. Allah'a ant içerek birbirlerine dediler ki; "Salih'i ve ailesini bir gece baskınıyla öldürelim; sonra da yakınlarına; 'Onlar öldürülürken biz olaya tanık olmadık; inanın doğruyu söylüyoruz,' deyiveririz."
  50. Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama onlar farkında olamadılar.
  51. İşte bak, tuzaklarının sonu ne oldu: Onları da, toplumlarını da tümden yok ettik.
  52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş bomboş evleri! Bilen bir toplum için elbette bunda bir ibret vardır.
  53. Biz inanıp Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.
  54. Lut'u da elçi olarak gönderdik. O toplumuna şöyle dedi; "Göz göre göre şu iğrençliği yapıyorsunuz, öyle mi?"
  55. "Siz, kadınları bırakıp şehvet için erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Siz gerçekten bilgisiz bir toplumsunuz."
  56. Toplumunun yanıtı sadece şunu söylemek oldu; "Şu Lut ailesini kentimizden çıkarın. Çünkü bunlar temizlik tutkunu olmuş kişilerdir."
  57. Bunun üzerine karısı dışında onu ve ailesini kurtardık. Çünkü; Lut'un karısını arkada kalanlardan biri olarak belirlemiştik.
  58. Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kadar kötüdür.
  59. De ki; "Allah'a övgüler olsun. Onun seçkin kıldığı kullarına da esenlik olsun. Allah mı daha iyidir yoksa ona ortak koştukları şeyler mi?"
  60. Veya gökleri ve yeri yaratıp sizin için gökten bir su indiren mi daha iyidir? Biz, o su ile gözleri ve gönülleri açan bahçeler bitirmekteyiz. Siz onların bir ağacını bile bitiremezdiniz. Allah'la birlikte başka bir ilah mı vardır? Hayır, onlar, sapkınlığa giden bir topluluktur.
  61. Onlar mı yoksa yeryüzünü bir yerleşim yeri kılıp onun içinde ırmaklar akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı daha iyidir? Allah'la birlikte başka bir ilah mı vardır? Hayır, onların çoğu bilgi sahibi değildir.
  62. Onlar mı yoksa, darda kalanın kendisine dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip de onu kötü durumdan kurtaran ve sizleri yeryüzünün yöneticileri kılan mı daha iyidir? Allah'la birlikte başka bir ilah mı vardır? Siz, ne kadar da az düşünüyorsunuz!
  63. Onlar mı yoksa size kara ve denizin karanlıklarında yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi daha iyidir? Allah'la birlikte başka bir ilah mı vardır? Allah, onların ortak koştukları şeylerden çok yüksek ve çok uzaktır.
  64. Onlar mı yoksa, önce yaratıp sonra yaratmayı tekrarlayacak olan ve size gökten ve yerden yaşamlık veren mi daha iyidir? Allah'la birlikte başka bir ilah mı vardır? De ki; "Hayır, eğer doğru söylüyorsanız kanıtınızı getirin."
  65. Yine de ki; "Göklerde ve yerde Allah'tan başka hiç kimse görülmeyeni bilemez. Onlar ne zaman diriltileceklerinin de farkında değillerdir."
  66. Oysa onlara ahiret hakkında bilgi verilmiştir. Ama onlar, kuşku içindedirler ve belki de ona karşı kördürler.
  67. İnkarcılar dediler ki; "Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra tekrar mezarlarımızdan çıkarılacak mıyız?"
  68. "Bundan önce bize de, atalarımıza da bu söylenmişti. Fakat bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir."
  69. De ki; "Yeryüzünde gezin de görün, suçluların sonu nice olmuştur."
  70. Onlar için tasalanma; kurdukları tuzaklar yüzünden de sıkıntıya kapılma.
  71. Bir de; "Eğer doğru sözlü iseniz, bu söz ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.
  72. De ki; "Çabuklaştırılmasını istediğiniz şeyin bir kısmı, belki de peşinize takılmıştır bile."
  73. Doğrusu, rabbin insanlara karşı pek büyük sunum sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler.
  74. Kuşkusuz ki, rabbin, onların içlerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da elbette bilmektedir.
  75. Göklerde ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta yazılı olmasın.
  76. Kuşkusuz ki, bu Kur an, İsrail oğullarına, anlaşmazlığa düştükleri şeylerin birçoğunu anlatıyor.
  77. O, inananlar için bir doğruluk kaynağı ve esirgenmedir.
  78. Rabbin onların arasında hükmünü verecektir. Çünkü o, üstündür ve gereğince bilendir.
  79. Öyleyse Allah'a dayanıp güven. Çünkü sen apaçık gerçeğin üzerindesin.
  80. Doğrusu sen ölülere söz dinletemezsin; arkasını dönüp giden sağırlara da çağrını duyuramazsın.
  81. Sen körleri de sapıklıktan kurtarıp doğru yola getiremezsin. Sen ancak ayetlerimize inanmaya yatkın kimselere çağrını duyurabilirsin. Çünkü onlar Hakka teslim olanlardır.
  82. Söz verilen zaman gelip çattığında, onlara yerden bir canlı çıkaracağız ki, kendileriyle konuşacak da insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmadıklarım söyleyecektir.
  83. O gün her toplumun içinden ayetlerimizi yalanlayanları toplarız. Onlar bir arada tutulup, hesap yerine sevk edilirler.
  84. Geldikleri zaman Allah; "Ayetlerimi bilginizle kavramadığınız halde yalanladınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?" der.
  85. Haksızlık yaptıkları için azaba uğrayacaklarına ilişkin verilen söz başlarına gelir ve artık konuşamazlar.
  86. Görmezler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattık; gündüzü de aydınlık kıldık. İşte bunda inanacak bir toplum için ibretler vardır.
  87. Boruya üfürüldüğü gün, Allah'ın diledikleri dışında göklerde ve yerde kim varsa korkuya kapılır ve hepsi, boynu bükük bir halde onun huzuruna gelir.
  88. Sen dağlara bakar da onları durgun görürsün. Oysa ki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Bu, her şeyi güzel ve mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır. Kuşkusuz ki, o, yaptıklarınızdan gereğince haberlidir.
  89. Kim iyilikle gelirse, orada onun için daha iyisi vardır. Onlar orada her türlü korkudan güvende olacaklardır.
  90. Kim de kötülüklerle gelirse, yüzüstü Cehenneme atılır. Onlara; "Yalnızca yapıp ettiklerinizin karşılığını görmektesiniz," denilir.
  91. De ki; "Ben, sadece bu Mekke kentinin rabbine kulluk etmekle emredildim. O burayı kutsal kılmıştır ve her şey onundur. Bana Hakk'a teslim olanlardan olmam emredildi."
  92. "Bir de bana Kur an'ı okumam emredildi. Artık kim doğru yolu tutarsa kendisi için tutmuş olur. Kim de sapacak olursa, de ki: ben yalnızca bir uyarıcıyım."
  93. Yine de ki; "Allah'a övgüler olsun. O size ayetlerini gösterecek, siz de iş işten geçmiş olsa da onu tanıyacaksınız." Zira rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.