Vakıa Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. O olay gerçekleştiği zaman,
  2. Onun gerçekleşmesini yalanlayacak hiç kimse yoktur.
  3. O kimini alçaltır, kimini yüceltir.
  4. Yer şiddetle sarsıldığı zaman!
  5. Dağlar parçalandığı zaman!
  6. Hepsi dağılıp toz duman haline geldiği zaman!
  7. Sizler üç sınıfa ayrılmış olacaksınız.
  8. Mutlular ne kadar da mutlu olacaklardır.
  9. Mutsuzlar ise ne kadar da mutsuz olacaklardır.
  10. Bir de iyilikte yarışıp öne geçenler vardır.
  11. işte onlar Allah'a yakın olanlardır.
  12. Onlar nimetlerle dolu cennetlerin içindedirler.
  13. Onların çoğu önceki kuşaklardandır.
  14. Az bir bölümü de sonraki kuşaklardandır.
  15. Onlar özenle süslenmiş tahtlar üzerinde olacaklardır.
  16. Karşı karşıya oturup, arkalarına yaşlanacaklardır.
  17. Çevrelerinde hiç yaşlanmayan genç delikanlılar dolaşacaktır.
  18. Ellerinde pınarlardan doldurulmuş kaseler, ibrikler ve kadehler olacaktır.
  19. İçtikleri içecekten ne başları ağrıyacak ne de sarhoş olacaklardır.
  20. Onlar için orada beğendikleri meyveler de olacaktır.
  21. Canlarının çektiği kuş etleri de olacaktır.
  22. Güzel gözlü huriler de olacaktır.
  23. O huriler ki saklı inciler gibidirler.
  24. Bütün bunlar onlara dünyada yaptıklarına karşılık ödül olarak verilecektir.
  25. Onlar orada boş ve günaha düşürecek bir söz işitmezler.
  26. Onların işittikleri yalnızca; "Esenlik olsun, esenlik olsun..." sözüdür.
  27. Mutlular ne kadar da mutlu olacaklardır.
  28. Onlar, dikensiz kiraz ağaçları arasında olacaklardır.
  29. Onlar, meyveleri üst üste dizili muz ağaçları arasında bulunacaklardır.
  30. Onlar, uzamış gölgeler altında olacaklardır.
  31. Onlar, çağlayan su başlarında olacaklardır.
  32. Ve daha bir çok meyvelerin arasında olacaklardır.
  33. O meyveler ki, ne tükenir ne de yasaklanırlar.
  34. Onlar, yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde olacaklardır.
  35. Gerçek şu ki, biz o kadınları yeni bir yaratışla yaratmışızdır.
  36. Onları bakireler şeklinde yarattık.
  37. Onlar, eşlerine aşık bir halde olacaklardır.
  38. Bütün bunlar mutlu olanlar içindir.
  39. Onların bir çoğu önceki kuşaklardandır.
  40. Bir çoğu da sonraki kuşaklardandır.
  41. Mutsuzlar ise ne kadar da mutsuz olacaklardır.
  42. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde olacaklardır.
  43. Ve kapkara bir duman gölgesi altında olacaklardır.
  44. O gölge ki, ne serinletici ne de rahatlatıcıdır.
  45. Çünkü onlar dünyada iken varlık içinde şımarmışlardı.
  46. Onlar, o büyük günah üzerinde ısrar etmekteydiler.
  47. Ve diyorlardı ki; "Biz ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra yeniden mi diriltilecekmişiz?"
  48. "Önceki atalarımız da mı diriltilecekmiş?"
  49. De ki; " Öncekiler de sonrakiler de diriltilecektir."
  50. "Belli bir günün, belli bir vaktinde hepiniz bir araya getirileceksiniz."
  51. Sonra siz ey sapkınlar ve yalancılar,
  52. Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
  53. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız.
  54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
  55. Hatta susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.
  56. İşte ceza gününde onların ağırlanışı böyle olacaktır.
  57. Sizi biz yarattık. Yine de bu gerçeği doğrulamayacak mısınız?
  58. Akıttığınız meniyi görmez misiniz?
  59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz?
  60. Aranızda ölümünüzü önceden biz belirledik. Kimse bizi engelleyemez.
  61. Yerinize başka benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir biçimde yeniden yaratacağız.
  62. îlk yaratılışınızı biliyorsunuz; öyleyse niçin yine de düşünmezsiniz?
  63. Ekmekte olduğunuz tohumu görmez misiniz?
  64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
  65. Dikseydik, onu kuru bir çöp yapardık da sızlanıp dururdunuz.
  66. "Eyvah biz mahvolduk."
  67. "Daha doğrusu biz yoksul kaldık!" derdiniz.
  68. Şu içmekte olduğunuz suya bakmaz mısınız?
  69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
  70. Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
  71. Şu yakmakta olduğunuz ateşi görmez misiniz?
  72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
  73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere yararlı bir nesne yaptık.
  74. Öyleyse ulu rabbinin adını yücelt.
  75. Yıldızların bulunduğu yerlere ant içerim ki, iş onların sandığı gibi değil.
  76. Eğer bilirseniz, bu, büyük bir ant içmedir.
  77. Hiç kuşku yok ki, bu, şerefli bir Kur andır.
  78. O ki, korunmuş bir kitaptadır.
  79. Ona yalnızca temiz olanlar dokunabilir.
  80. O, evrenlerin rabbi olan Tanrı katından indirilmiştir.
  81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
  82. Onu yalanlayarak mı size verilen yaşamlığa şükrediyorsunuz?
  83. Peki ya can boğaza dayandığı zaman ne yapacaksınız?
  84. İşte o zaman siz bakakalırsınız!
  85. Biz ise ona sizden daha yakmızdır; ama siz görmezsiniz.
  86. İşte o vakit, eğer siz ceza görmeyecek iseniz,
  87. Ve eğer doğru sözlüler iseniz, çıkmakta olan canı geri döndürsenize.
  88. Fakat o ölen kişi Allah'a yakın olanlardan ise,
  89. Ona rahatlık, güzel yaşamlık ve nimetlerle dolu bir cennet vardır.
  90. Ve o, eğer kutlu kişilerden ise,
  91. Kendisine; "Kutlu kişilerden sana esenlik olsun!" denilir.
  92. Ve eğer o, yalanlayan sapkınlardan ise,
  93. Ona kaynar bir su sunulur.
  94. Ve onun için Cehennemde yanmak vardır.
  95. İşte kesin olan gerçeğin ta kendisi budur.
  96. Öyleyse ulu rabbinin adı yücelt.