Vakıa Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- O olay gerçekleştiği zaman,
- Onun gerçekleşmesini yalanlayacak hiç kimse yoktur.
- O kimini alçaltır, kimini yüceltir.
- Yer şiddetle sarsıldığı zaman!
- Dağlar parçalandığı zaman!
- Hepsi dağılıp toz duman haline geldiği zaman!
- Sizler üç sınıfa ayrılmış olacaksınız.
- Mutlular ne kadar da mutlu olacaklardır.
- Mutsuzlar ise ne kadar da mutsuz olacaklardır.
- Bir de iyilikte yarışıp öne geçenler vardır.
- işte onlar Allah'a yakın olanlardır.
- Onlar nimetlerle dolu cennetlerin içindedirler.
- Onların çoğu önceki kuşaklardandır.
- Az bir bölümü de sonraki kuşaklardandır.
- Onlar özenle süslenmiş tahtlar üzerinde olacaklardır.
- Karşı karşıya oturup, arkalarına yaşlanacaklardır.
- Çevrelerinde hiç yaşlanmayan genç delikanlılar dolaşacaktır.
- Ellerinde pınarlardan doldurulmuş kaseler, ibrikler ve kadehler olacaktır.
- İçtikleri içecekten ne başları ağrıyacak ne de sarhoş olacaklardır.
- Onlar için orada beğendikleri meyveler de olacaktır.
- Canlarının çektiği kuş etleri de olacaktır.
- Güzel gözlü huriler de olacaktır.
- O huriler ki saklı inciler gibidirler.
- Bütün bunlar onlara dünyada yaptıklarına karşılık ödül olarak verilecektir.
- Onlar orada boş ve günaha düşürecek bir söz işitmezler.
- Onların işittikleri yalnızca; "Esenlik olsun, esenlik olsun..." sözüdür.
- Mutlular ne kadar da mutlu olacaklardır.
- Onlar, dikensiz kiraz ağaçları arasında olacaklardır.
- Onlar, meyveleri üst üste dizili muz ağaçları arasında bulunacaklardır.
- Onlar, uzamış gölgeler altında olacaklardır.
- Onlar, çağlayan su başlarında olacaklardır.
- Ve daha bir çok meyvelerin arasında olacaklardır.
- O meyveler ki, ne tükenir ne de yasaklanırlar.
- Onlar, yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde olacaklardır.
- Gerçek şu ki, biz o kadınları yeni bir yaratışla yaratmışızdır.
- Onları bakireler şeklinde yarattık.
- Onlar, eşlerine aşık bir halde olacaklardır.
- Bütün bunlar mutlu olanlar içindir.
- Onların bir çoğu önceki kuşaklardandır.
- Bir çoğu da sonraki kuşaklardandır.
- Mutsuzlar ise ne kadar da mutsuz olacaklardır.
- Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde olacaklardır.
- Ve kapkara bir duman gölgesi altında olacaklardır.
- O gölge ki, ne serinletici ne de rahatlatıcıdır.
- Çünkü onlar dünyada iken varlık içinde şımarmışlardı.
- Onlar, o büyük günah üzerinde ısrar etmekteydiler.
- Ve diyorlardı ki; "Biz ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra yeniden mi diriltilecekmişiz?"
- "Önceki atalarımız da mı diriltilecekmiş?"
- De ki; " Öncekiler de sonrakiler de diriltilecektir."
- "Belli bir günün, belli bir vaktinde hepiniz bir araya getirileceksiniz."
- Sonra siz ey sapkınlar ve yalancılar,
- Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
- Karınlarınızı onunla dolduracaksınız.
- Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
- Hatta susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.
- İşte ceza gününde onların ağırlanışı böyle olacaktır.
- Sizi biz yarattık. Yine de bu gerçeği doğrulamayacak mısınız?
- Akıttığınız meniyi görmez misiniz?
- Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz?
- Aranızda ölümünüzü önceden biz belirledik. Kimse bizi engelleyemez.
- Yerinize başka benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir biçimde yeniden yaratacağız.
- îlk yaratılışınızı biliyorsunuz; öyleyse niçin yine de düşünmezsiniz?
- Ekmekte olduğunuz tohumu görmez misiniz?
- Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
- Dikseydik, onu kuru bir çöp yapardık da sızlanıp dururdunuz.
- "Eyvah biz mahvolduk."
- "Daha doğrusu biz yoksul kaldık!" derdiniz.
- Şu içmekte olduğunuz suya bakmaz mısınız?
- Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
- Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
- Şu yakmakta olduğunuz ateşi görmez misiniz?
- Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
- Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere yararlı bir nesne yaptık.
- Öyleyse ulu rabbinin adını yücelt.
- Yıldızların bulunduğu yerlere ant içerim ki, iş onların sandığı gibi değil.
- Eğer bilirseniz, bu, büyük bir ant içmedir.
- Hiç kuşku yok ki, bu, şerefli bir Kur andır.
- O ki, korunmuş bir kitaptadır.
- Ona yalnızca temiz olanlar dokunabilir.
- O, evrenlerin rabbi olan Tanrı katından indirilmiştir.
- Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
- Onu yalanlayarak mı size verilen yaşamlığa şükrediyorsunuz?
- Peki ya can boğaza dayandığı zaman ne yapacaksınız?
- İşte o zaman siz bakakalırsınız!
- Biz ise ona sizden daha yakmızdır; ama siz görmezsiniz.
- İşte o vakit, eğer siz ceza görmeyecek iseniz,
- Ve eğer doğru sözlüler iseniz, çıkmakta olan canı geri döndürsenize.
- Fakat o ölen kişi Allah'a yakın olanlardan ise,
- Ona rahatlık, güzel yaşamlık ve nimetlerle dolu bir cennet vardır.
- Ve o, eğer kutlu kişilerden ise,
- Kendisine; "Kutlu kişilerden sana esenlik olsun!" denilir.
- Ve eğer o, yalanlayan sapkınlardan ise,
- Ona kaynar bir su sunulur.
- Ve onun için Cehennemde yanmak vardır.
- İşte kesin olan gerçeğin ta kendisi budur.
- Öyleyse ulu rabbinin adı yücelt.