Zümer Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Bu kitap, güçlü ve erdemli bilginin kaynağı olan Allah katından indirilmiştir.
- Kuşku yok ki, bu kitabı sana gerçek olarak indirdik. Öyleyse sen de dini yalnızca Allah'a özgüleyerek ona kulluk et.
- îyi bil ki, gerçek din yalnız Allah'ındır. Ondan başka dostlar edinerek: "Biz bunlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırmaları için tapıyoruz," diyenlere gelince; kuşku yok ki Allah, onlar arasında, ayrılığa düştükleri konuda hükmünü verecektir. Allah, yalancı, inkarcı insanı doğru yola iletmez.
- Eğer Allah çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O bundan uzaktır. O tek ve boyun eğdirici olan Allah'tır.
- O, gökleri ve yeri gereğince yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örter, gündüzü de gecenin üzerine örter. Güneş'e ve Ay'a da boyun eğdirmiştir. Hepsi de belli bir süreye değin akıp gider. Bilin ki o, güçlüdür, bağışlayıcıdır.
- O sizi tek bir candan yarattı; ondan da eşini yarattı. Sizin için evcil hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratışın ardından diğerine çevirerek yaratmaktadır. Rabbiniz olan Allah işte budur; egemenlik tümüyle ona aittir. Ondan başka ilah yoktur. O halde nasıl olur da ona sırtınızı dönersiniz?
- Eğer inkar ederseniz bilin ki, Allah size muhtaç değildir. Kullarının inkarından hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz sizden hoşnut olur. Hiçbir günahkar diğerinin günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz rabbinizedir. Yaptıklarınızı işte o zaman, o size haber verir; çünkü o, kalplerde olanı bilmektedir.
- İnsanın başına bir sıkıntı gelince rabbine yönelerek ona yalvarır. Sonra Allah kendi katından ona bir nimet verince, önceden ona yalvarmış olduğunu unutuverir. Onun yolundan saptırmak için, Allah'a eşler koşar. De ki; "Küfrünle biraz oyalanadur. Çünkü sen elbette ki cehennem halkındansın."
- Böyle birisi, ahiretten sakınıp rabbinin bağışını umarak geceler boyunca secdede ve ayakta ibadet eden kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları gereğince düşünür.
- De ki: "Ey inanan kullarım, rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Tanrının yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere ödülleri hesapsızca ödenecektir."
- De ki; "Dini yalnız Allah'a özgüleyerek ona kulluk etmem buyruldu."
- "Ve bana Müslümanların ilki olmam emredildi."
- De ki: "Eğer rabbime başkaldırırsam büyük bir günün cezasından korkarım."
- De ki; "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a kulluk ediyorum."
- "Siz de, ondan başka dilediğinize kulluk edin." De ki; "Yıkıma uğrayacak olanlar, diriliş günü hem kendilerini hem de ailelerini yıkıma uğratanlardır. Biliniz ki, apaçık yıkım işte budur."
- Onların hem üstlerinde, hem altlarında ateşten kat kat örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek, kullarını korkutmaktadır. Ey kullarım, bana karşı çıkmanızdan dolayı cezama uğramaktan sakının.
- Putlara ve Şeytana ibadet etmekten sakınıp da içtenlikle Allah'a yönelenlere gelince, onlara müjde vardır. O halde kullarımı müjdele.
- Onlar ki, sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar sağduyuludurlar.
- Hakkında azap kararı verilen kimseyi sen mi ateşten kurtaracaksın?
- Fakat rablerinden sakınanlara, üst üste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Bu, Allah'ın verdiği sözdür. Allah, verdiği sözden geri dönmez.
- Görmez misin ki, Allah gökten bir su indirir ve onu yeryüzündeki kaynaklara geçirir ve sonra onunla çeşitli renklerde bitkiler çıkarır. Sonra o kurur ve sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu çerçöpe çevirir. Kuşkusuz bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.
- Allah kimin göğsünü İslam'a açarsa o rabbinden gelen bir ışık üzerindedir. Allah'ın öğüdüne karşı kalpleri katılaşanlara yazıklar olsun. Onlar apaçık bir sapıklık içindedir.
- Allah, sözün en güzelini, birbirine benzeterek iç içe anlamları olan bir kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan tüyleri ürperir. Sonra Allah'ın uyarısına karşı derileri ve kalpleri yumuşar, İşte bu, Allah'ın gönderdiği bir kılavuzdur. Onunla dilediğine yol gösterir. Allah, kimi de sapıklıkta bırakırsa, artık onun doğru yolu gösterecek bir kılavuzu yoktur.
- Zalimlere; "Yaptıklarınızın sonucuna katlanın!" denilirken diriliş günü yüzünü o feci azaptan kim koruyabilecek?
- Onlardan öncekiler de elçileri yalanlamıştı. Fakat azap, kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.
- Böylece Allah onlara dünya yaşamında rezilliği tattırdı. Ahiretteki ceza ise elbette daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı.
- Andolsun ki biz, belki öğüt alırlar diye bu Kur an'da insanlara her tür örneği verdik.
- Biz onu, pürüzsüz Arapça bir Kuran olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.
- İşte şimdi Allah bir örnek daha veriyor: İki adam var, bunlardan birincisi, birbirine rakip, birbiriyle hep çekişen ortakların emrinde, diğeri ise yalnızca bir kişinin emrinde çalışıyor. Bu ikisinin durumu hiç bir olur mu? Övgü Allah'adır ki elbette bir olmaz. Oysa çokları bu gerçeği bilmezler.
- Kuşku yok ki, sen de öleceksin, onlar da ölecekler.
- Sonra siz, diriliş günü rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız.
- Allah'a ilişkin yalan uydurandan ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Cehennemde kafirler için bir yer yok mudur?
- Doğruyu getirene ve onu onaylayana gelince, işte böyleleri, kötülükten korunanların ta kendileridir.
- Rableri katında dileyecekleri her şey onlarındır. İşte bu, iyilik yapanlara verilecek ödüldür.
- Allah onların geçmişte yaptıkları en kötü işleri bile örtecek, yaptıklarının en güzeliyle de onları ödüllendirecektir.
- Allah kuluna yetmez mi? Onlar seni Allah'tan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, artık ona yol gösterecek kimse bulunmaz.
- Allah'ın yol gösterdiğini de hiç kimse saptıramaz. Allah üstün ve öç alıcı değil midir?
- Onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, "Allah!" diyeceklerdir. De ki; "O zaman söyleyin bana, eğer Allah bana bir zarar vermek istese, Allah'tan başka yakardıklarınız onun verdiği zararı giderebilir mi? Veya o benim için bir rahmet dilese, onun rahmetine engel olabilirler mi?" De ki; "Allah bana yeter; güvenecek olanlar ona güvensin."
- De ki; "Ey halkım, siz elinizden geleni yapın; ben de yapıyorum. Yakında öğreneceksiniz."
- "Alçaltıcı ceza kime geliyormuş ve sürekli cezayı kim hak ediyormuş!"
- Biz bu kitabı sana insanlar için gerçek olarak indirdik. Kim doğruyu bulursa bu, kendisi içindir. Kim saparsa da kendisinin zararına sapmış olur. Sen onların üzerinde sorumluluk sahibi değilsin.
- Allah ölme vakti gelenlerin, ölüm anında ve gelmeyenlerin de uyku anında canlarını alır. Ölümüne hüküm verilenlerinkini tutar, diğerlerini belirlenmiş bir süreye kadar salıverir. İşte bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.
- Yoksa onlar Allah'tan başka yardımcılar mı edindiler? De ki; "Onlar hiçbir şeye sahip değillerse ve akıllarını da kullanmıyorlarsa ne olacak?"
- De ki; "Yardımın ve kayırmanın hepsi Allah'ındır. Göklerin ve yerin egemenliği onundur. Bir zaman sonra ona döndürüleceksiniz."
- Böyle iken Allah bir olarak anılınca ahirete inanmayanların yürekleri burkulur. Ama Allah'tan başkalarından söz edilince bir anda yüzleri güler.
- De ki; "Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım, hakkında anlaşmazlığa düştükleri konularda kullarının arasında hüküm verecek olan sensin."
- Yeryüzünde bulunan şeylerin hepsi ve bir katı daha o zalimlerin olsaydı, diriliş günü, cezanın en kötüsünden kurtulmak için onu kurtulmalık olarak verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler o gün Allah tarafından onların karşılarına çıkarılmıştır.
- Yaptıkları işlerin kötülükleri kendilerine görünmüş ve alay ede geldikleri şey onları kuşatıvermiştir.
- İnsan bir sıkıntıya düştüğünde hemen bize yakarır. Ona katımızdan bir nimet tattırdığımızda ise; "Bilgim nedeniyle bu benim oldu," deyiverir. Oysa o bir sınamadır. Fakat çokları bunu bilmez.
- Onlardan öncekiler de böyle söylemişlerdi ama kazandıkları şeyler kendilerine hiçbir yarar sağlamamıştı.
- Kazandıklarının kötülükleri onları yakalamıştı. İşte bunlardan zalim olanlara da kazandıklarının kötülükleri isabet edecek ve onlar da azaptan kaçamayacaklardır.
- Onlar bilmiyor mu ki, Allah dilediği kimsenin yaşamlığını genişletir, dilediğininkini de daraltır? İnanan bir topluluk için elbette bunda ibretler vardır.
- De ki; "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü o, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
- Azap size gelmeden önce, rabbinize yönelin ve ona teslim olun. Sonra hiçbir yardım göremezsiniz.
- Hiç farkında olmadığınız bir anda azap ansızın gelip çatmadan önce, rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun.
- Kişinin; "Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun; gerçekten ben, alaya alanlardandım!" diyeceği gün gelmezden önce...
- Veya, "Keşke Allah bana doğru yolu gösterseydi de korunanlardan olsaydım!" demeden önce...
- Yahut azabı gördüğü an; "Keşke benim için bir geri dönüş olsaydı da iyilik edenlerden olsaydım!" diye söylemeden önce...
- Evet; ayetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun.
- Diriliş günü, Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenlere Cehennemde yer mi yok?
- Allah, sakınıp korunanları başarıları nedeniyle kurtaracaktır. Onlara kötülük dokunmayacak ve onlar üzülmeyeceklerdir.
- Allah her şeyin var edicisidir. O, her şeyi görüp gözeterek denetimi altına alır.
- Göklerin ve yerin anahtarları onundur. Allah'ın ayetlerini inkar edenler, yıkıma uğrayanların ta kendileridir.
- De ki; "Ey bilgisizler, bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?"
- Gerçek şu ki, sana da, senden öncekilere de; "Allah'a ortak koşacak olursan bütün yaptıkların boşa gider ve yıkıma uğrayanlardan olursun!" diye bildirilmiştir.
- Başkasına değil, sen yalnızca Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.
- Onlar Allah'ı gereği gibi bilemediler. Oysaki diriliş günü yer, tümüyle onun avucu içindedir, gökler de sağ elinde durulmuştur. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.
- Boruya üflenir üflenmez göklerde ve yerde kim varsa, Allah'ın diledikleri dışında kendinden geçip bayılırlar. Sonra ona tekrar üflenir de onlar ayağa kalkıp birbirlerine bakarlar.
- Yer, rabbinin ışığıyla parlar. Kitap ortaya konur. Elçiler ve tanıklar getirilir. Aralarında gerçeğe göre hüküm verilir ve onlara haksızlık edilmez.
- Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Çünkü Allah onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.
- İnkar edenler yığınlar halinde Cehenneme götürülürler. Oraya vardıklarında onun kapıları açılır ve bekçileri onlara; "Size, sizin içinizden olan, rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne ulaşacağınız konusunda sizi uyaran elçiler gelmemiş miydi?" derler. "Evet, geldi," derler. Fakat, "ceza" sözü inkarcılar hakkında gerçekleşmiş olacaktır.
- Onlara; "İçinde temelli kalacağınız Cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların sonu ne de kötüymüş!" denilir.
- Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da bölük bölük Cennete götürülürler. Oraya vardıklarında Cennetin kapıları açılır ve bekçileri; "Size esenlik olsun. Tertemiz olarak geldiniz. Buraya, sonsuza değin kalmak üzere girin!" derler.
- Onlar da; "Verdiği sözü yerine getiren ve bizi buraya yerleştiren Allah'a övgüler olsun. Artık Cennetin dilediğimiz yerinde otururuz, İşte, iyi davrananlar için bu, ne güzel bir ödüldür!" derler.
- Sen o gün orada melekleri de, en yüksek göğün etrafını kuşatıp rablerini överek yüceltirken görürsün. Aralarında hüküm verilmiş olacaktır. Sonunda şöyle denecektir; "Evrenlerin rabbi olan Allah'a övgüler olsun."