Hasr

HAŞR SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

Haşr, “haşir, ölümden sonra dirilip toplanma” demektir. Ölen insanın ruhu kabir âlemine gider, orada kıyameti bekler. Kıyametten sonra ceset yaratılır, ruh bu cesede girer. Böylece, ortaya tam bir insan çıkar. Sonra, bu insanlar mahşer meydanında toplanırlar. Hesapları görülür, kimi cenneti kazanır, kimi cehenneme yollanır. Herkesin hak ettiği yere dağıtılmasına “neşir” denir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar Allah’ı tesbih ederler. O üstün gücü olandır, her işini nice faydalar gözeterek hikmetle yapandır.
  2. Kendilerine daha önce kitap verilenlerden olan inkârcıları, ilk sürgünde korunaklı yerleşim birimlerinden çıkaran, odur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Allah ‘tarafından gönderilen azap’ onlara beklemedikleri yerden geliverdi. Yüreklerine korku düşürdü. Hem kendi elleriyle, hem de inananların elleriyle evlerini yıkıyorlardı. Ey akıl sahipleri, ibret alın!
  3. Allah onlara sürgünü yazmasaydı bile dünyada ‘başka bir biçimde yine’ azap ederdi. Ahiretteyse ateş azabı vardır!
  4. Bu, onların Allah’a ve Peygamberine karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin, Allah’ın suça karşılık ceza verişi pek çetindir.
  5. ‘Savaş sırasında’ hurma ağaçlarından herhangi birini kesmeniz ya da kesmeyip bırakmanız hep Allah’ın izniyle olmuştur. Onun, yoldan çıkanları zayıf duruma düşürmesi içindir.
  6. Allah’ın, onlardan alınanlardan ‘o yasal savaşta elde edilen mallardan’ Elçisine verdiği paya gelince, siz onun için ne at sürdünüz, ne de deve. Allah kimi dilerse ona Elçisini üstün kılar. Allah’ın gücü her şeye yeter!
  7. Allah’ın, ‘yasal bir savaşta’ ele geçirilen ülkelerden alınan mallardan Elçisine verdiği pay, Allah için, Elçisi için, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Mallar, zenginleriniz arasında elden ele dolaşan bir servet olmasın diye. Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının! Allah’tan sakının! Çünkü, Allah’ın azabı çetindir!
  8. Bir de dinleri için göç eden yoksul göçmenler içindir. Onlar yurtlarından sürüldüler, mallarından ayırıldılar. Allah’ın lütfunu ve rızasını ararlar. Allah’a ve Elçisine yardım ederler. İşte onlardır sadıklar!
  9. Onlardan önce yer tutup inananlar, kendilerine göç ederek gelenlere sevgi beslerler. Onlara verilenden dolayı gönüllerinde olumsuz bir duygu hissetmezler. Kendileri darlıkta da olsalar onları tercih ederler. Bunlar, tutkularından korunabilenlerdir. İşte bunlardır murada erenler!
  10. Onlardan sonra gelenler derler: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi affet! İnananlar için gönüllerimizde kin bırakma. Rabbimiz! Şüphesiz, sen acıyansın, merhamet edensin!”
  11. İnanmayıp da inanır gibi görünen ikiyüzlüleri görmedin mi! Kendilerine daha önce kitap verilenlerden olan kâfir kardeşlerine, “Eğer siz yurdunuzdan sürgün edilirseniz, emin olun biz de sizinle birlikte çıkar gideriz. Sizin zararınıza olarak asla kimseye uymayız. Eğer savaşa girişirseniz, mutlaka size yardım ederiz” diyorlar. Allah onların yalancı olduklarına tanıklık eder!
  12. Onlar sürgün edilecek olsalar, bunlar onlarla beraber asla gitmezler. Savaşa tutuşmuş olsalar, kesinlikle yardıma koşmazlar. Yardıma gitseler bile, mutlaka geri dönüp kaçarlar. Sonra yardım da görmezler!
  13. Onların, içlerinde size karşı duydukları korku, Allah’a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur!
  14. Korunaklı sitelerinde, siperler arkasında bulunmaksızın sizinle topluca savaşmayı göze alamazlar. Aralarında çekişmeleri şiddetlidir. Onları toplu sanırsın, oysa kalpleri darmadağındır. Çünkü, onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur.
  15. Bunlar, kendilerinden bir süre önce giden, yaptıklarının cezasını tadanlara benziyorlar. Onlara acıklı bir azap vardır!
  16. Hâlleri şeytanın hâline benziyor. Şeytan, insana, “İnkâr et!” dedi. O inkâr edince, “Ben senin yaptıklarından sorumlu değilim. Âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” deyiverdi.
  17. Bu nedenle, her ikisinin de sonu içinde sonsuza kadar kalacakları ateş olacaktır. Çünkü, zalimlerin cezası budur!
  18. Ey inananlar! Allah’tan sakının! Her insan yarını için ne hazırladığına bir baksın. Allah’tan sakının! Çünkü, Allah yapıp ettiklerinizden haberlidir.
  19. Allah’ı unutan, Allah’ın da onları kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkmış azgınlardır!
  20. Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz! Sadece cennetlikler kurtuluşa erebilmişlerdir.
  21. Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, sen onu Allah korkusundan ezilmiş, paramparça olmuş görürdün. Belki düşünürler diye insanlara örnekler veriyoruz.
  22. Kendisinden başka ilah olmayan Allah, görünmeyen âlemleri de bilir, görünenleri de. Bütün yaratıklara ayrım yapmaksızın merhamet edendir. Her bireye özel olarak merhametini yöneltendir.
  23. Kendisinden başka ilah olmayan Allah, melik, kuddus, selâm, mümin, müheymin, azîz, cebbar, mütekebbirdir. Allah, kendisine yakıştırılmak istenen ortaklardan sonsuz derecede yücedir!
  24. Allah, halık, barî, musavvirdir. En güzel isimler onundur! Göklerde ve yerde olan bütün yaratıklar onu tesbih ederler. O, azîzdir, hakîmdir.