Ibrahim

İBRAHİM SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Adı bu sureye verilen İbrahim aleyhisselâm, “Allah’ın dostu” diye anılır. Pek çok peygamber gibi, Hazreti Muhammed aleyhissalatü vesselâm da onun neslindendir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Elif, lâm, ra. Rablerinin izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, o üstün gücün sahibinin, o her türlü övgüye layık olanın yoluna çıkarasın diye sana bu kitabı indirdik.
  2. Allah yoluna! Göklerde ve yerde ne varsa onundur! Kendilerini bekleyen zorlu bir azaptan dolayı vay hâllerine inkârcıların!
  3. Onlar dünyayı sever, onu ahiretten üstün tutarlar. Allah yolundan alıkoyarlar. O yolun eğri olmasını isterler! İşte bunlardır derin bir sapıklık içinde olanlar!
  4. ‘İletilen ilahi gerçekleri’ onlara açık seçik anlatabilsin diye, biz her peygamberi kendi halkının diliyle gönderdik. Allah, dilemesi sonucu kimini saptırır, kimini de doğru yola eriştirir. Onun üstün gücü vardır, her işini nice gayeler gözeterek hikmetle yapar.
  5. Andolsun! Musa’yı ayetlerimizle, “Halkını koyu karanlıklardan aydınlığa çıkar. Onlara Allah günlerini hatırlat” diye gönderdik. Çünkü bunlarda pek sabırlı, pek şükürlü olanlar için ibret dersi vardır.
  6. Musa, halkına, “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Kadınlarınızı diri bırakıp oğullarınızı boğazlayarak size işkence eden Firavun yanlılarından kurtardı. Rabbinizden büyük bir sınavdı bu” dedi.
  7. Rabbiniz, “Şükrederseniz, size ‘nimetimi’ artırırım. Nankörlük ederseniz, azabım çetindir, bilin!” diye buyurmuştu.
  8. Musa, “Siz de, yerdeki herkes de nankörlük etse ne gam! Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır! Sınırsız nitelikleri sebebiyle övgüye layık olandır!” dedi.
  9. Önceki çağlarda yaşamış olan Nuh, Âd, Semud gibi toplulukların haberleri size ulaşmadı mı! Onların başından geçenleri ‘gerçek anlamda’ Allah’tan başka kimse bilmez. Peygamberler kendilerine apaçık delillerle gelmişlerdi. Onlar, ellerini ağızlarına götürüp, “Biz sizinle gönderilenlere inanmıyoruz. Bizi kendisine çağırdığınız şey hakkında derin kuşkularımız var” dediler.
  10. Peygamberleri onlara, “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında ‘onun varlığı, birliği, isimleri, nitelikleri konusunda’ kuşku duyulur mu hiç! Günahlarınızı affetmek, size belli bir vakte kadar süre vermek üzere sizi davet ediyor” dediler. Onlar, “Siz de bizim gibi insansınız. Bizi atalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Bize kesin bir ayet ‘bir mucize’ getirsenize!” dediler.
  11. Peygamberleri onlara, “Evet, biz de sizler gibi birer insanız” dediler, “ama Allah kimi dilerse ona nimet verir. Allah izin vermediği sürece bizim size mucize göstermeye gücümüz yetmez. İnananlar sadece Allah’a güvenmelidirler!
  12. “Allah bize yollarımızı gösteriyor, biz ona niye tevekkül etmeyelim! ‘Madem buna inanmışız’ eziyetlerinize sabrederiz. Tevekkül edenler sadece Allah’a tevekkül etsinler!”
  13. İnkârcılar, peygamberlerine, “Andolsun, ya bizim yolumuza dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan sürgün ederiz!” dediler. Rableri de onlara vahiy gönderdi: “Biz bu zalimleri helak edeceğiz!
  14. “Onlar silinip gittikten sonra, yerlerine sizi yerleştireceğiz. Bu nimet, makamıma saygı duyan, tehdidimden sakınanlara özgüdür.”
  15. Peygamberler, yakararak başarı istediler. O direngen zorbalarsa silinip gittiler!
  16. Cehennem onları bekliyor! Orada kendilerine irinli bir su içirilecek!
  17. Onu yudumlayacak, ama yutamayacaklar! Her yanlarından ölüm saldıracak ama ölmeyecekler! Arkasından da yaman bir azap var onlara!
  18. Rablerini inkâr edenlerin durumu, fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Bu tür kimseler, yaptıklarından hiçbir fayda sağlayamazlar. İşte, en derin sapma budur!
  19. Görmedin mi, Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Dilerse sizi yok eder, ‘yerinize’ yepyeni insanlar getirir.
  20. Allah’ın gücüne göre, bu uygulama üstesinden gelinemez değildir.
  21. ‘Ölümden sonraki yargı sürecinde’ bütün insanlar derlenip Allah’ın huzuruna getirilirler. Zayıflar büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuştuk, şimdi Allah’ın azabının bir parçasını olsun bizden savabilecek misiniz?” derler. Ötekiler, “Allah bize bir kurtuluş yolu verirse sizi de ardımız sıra sürükleriz. Artık sızlansak da, katlansak da bir. Çünkü, kaçacak yerimiz yok!” derler.
  22. İş olup bitince, şeytan, “Allah size kesinlikle gerçekleştirilecek bir söz vermişti. Size ben de söz verdim, ama sözümden caydım. Benim sizin üzerinizde zorlayıcı bir gücüm yoktu, ben sadece çağırıyordum, siz de geliyordunuz. Bu durumda beni suçlamayın da kendinizi suçlayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslına bakarsanız, sizin beni Allah’a eş koşmanızı hiçbir zaman onaylamış değilim. Doğrusu, bütün zalimleri can yakıcı bir azap beklemektedir!” der.
  23. İnanıp da güzel işler yapanlar, altında ırmaklar akan cennetlere girdirilirler. Rablerinin izniyle orada temelli kalırlar. Esenlik dilekleri “Selâm!”dır.
  24. Düşün! Allah nasıl bir misal veriyor: Güzel bir söz, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer.
  25. Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Allah, belki düşünürler diye insanlara misaller veriyor.
  26. Çirkin söz, yerden koparılmış, kökü olmayan bir ağaca benzer, ayakta kalmasına imkân yoktur.
  27. Allah inananları hem dünyada, hem de ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar. Haksızlık yapanları da saptırır! Allah neyi dilerse yapar!
  28. Görmedin mi onları! Allah’ın nimetine, onu inkâr ederek karşılık verdiler! Toplumlarını yıkım yurduna sürüklediler!
  29. Cehenneme! Ona girecekler! Ne kötü bir konaklama yeri!
  30. Allah yolundan saptırmak için, Allah’ın yanı sıra başka tanrılar uydurdular. “Şimdilik keyif sürün bakalım! Sizin dönüş yeriniz ateştir!” de.
  31. İnanan kullarıma söyle, ne alım satım, ne de arkadaşlık olmayan gün ‘ölüm, kıyamet, diriliş, yargı süreci’ gelmeden önce namazı özenle kılsınlar, kendilerine rızk olarak verdiklerimizden ihtiyacı olanlar için gizli ya da açık harcasınlar.
  32. Gökleri ve yeri Allah yarattı. Gökten su indirdi. Size rızk olması için onunla ürünler çıkardı. Emriyle denizde yüzsünler diye gemileri, faydalanasınız diye ırmakları emrinize verdi
  33. Yörüngelerinde yürüyen ayla güneşi emrinize verdi. Geceyle gündüzü sizin için var etti.
  34. İsteyebileceklerinizin her türlüsünden veren, odur. Allah’ın nimetini sayacak olsanız, asla sayamazsınız. Şu insan ne kadar da zalim, nasıl da nankör!
  35. Bir vakitler İbrahim, “Rabbim!” dedi, “Bu beldeyi ‘Kâbe bölgesini’ güvenli kıl. Beni ve çocuklarımı puta tapmaktan uzak tut.
  36. “Rabbim! Onlar insanlardan nicelerini saptırırlar. Bundan sonra bana uyan, bendendir. Bana başkaldırana gelince, sen günahları bağışlayıcısın, merhametlisin.
  37. “Rabbimiz! Ben soyumdan kimilerini ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim, senin kutsal evinin ‘Kâbe’nin’ yanına. Rabbimiz! Namazı güzelce kılsınlar diye! Rabbimiz! İnsanlardan kimilerinin gönüllerini onlara meylettir. Onları bereketli ürünlerle rızklandır da sana şükretsinler.
  38. “Rabbimiz! Biz neyi gizliyor da, neyi duyuruyorsak, sen elbette bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz ki.
  39. “Elhamdülillah, ihtiyar hâlimde bana İsmail ve İshak’ı verdi. Rabbim kulunun yakarısını gerçekten işitiyor!
  40. “Rabbim! Beni ve benim neslimi özenle namaz kılanlar eyle! Duamı kabul buyur!
  41. “Rabbimiz! Hesabın görüldüğü günde beni, ana babamı ve bütün inananları affet!”
  42. Allah’ı, zalimlerin yapıp ettiklerinden habersiz sanma sakın! Onları gözlerin belereceği güne kadar erteler.
  43. O gün onlar, yukarı kalkık başları, dönüp kendine bakamayan durgun gözleri, bomboş gönülleriyle oradan oraya koşuşur dururlar!
  44. İnsanları, kendilerine azabın geleceği günü hatırlatarak uyar. Zulmedenler, “Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de davetine varalım, peygamberlere uyalım” derler. Allah da onlara, “Hani ya siz, bize yıkım yok, diye yemin etmemiş miydiniz!” der.
  45. “Kendilerine yazık edenlerin yerlerinde siz de oturmuştunuz. Onlara yaptıklarımızı biliyordunuz. Üstelik, size misaller de vermiştik.”
  46. Onlar kendi düzenlerini ‘sistemlerini, tezgahlarını, tuzaklarını’ kurdular. Onların düzenleri Allah tarafından bilinmektedir. Bu düzenleri isterse dağları sarsacak kadar güçlü olsun!
  47. Allah’ı, peygamberlerine verdiği sözden döner sanma. Allah gerçekten üstün gücü olandır, işlenen suçu cezasız bırakmayandır.
  48. O gün yer başka bir yere, gök başka bir göğe dönüştürülür. Hepsi yaratılmışların tek ilahının, her şeyin üstünde bir güce sahip olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.
  49. Suçluları, ölümden sonraki yargılama sürecinde, zincirlerle bağlanmış bir hâlde görürsün.
  50. Giysileri katrandandır! Yüzlerini ateş kaplamıştır!
  51. Allah, her insanı kendi yapıp ettikleriyle cezalandırır. Allah’ın hesap görmesi gerçekten hızlıdır!
  52. Kur’an, insanların uyarılmaları, Allah’ın tek ilah olduğu gerçeğini bilmeleri, akıllarını yaratılış amacına uygun biçimde kullananların ibret dersi çıkarmaları için gönderilen bir bildiridir!