Kasas

28- KASAS Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Mekke döneminde indirilmiştir. 88 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. Tâ, sîn, mîm.
  2. Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir.
  3. Sana, Musa ile Firavun arasında geçen olayların bir kısmını, iman edenler için olduğu gibi anlatacağız.
  4. Firavun, halkını bölerek o ülkede bir baskı rejimi kurmuştu. Erkeklerini boğazlayıp kadınlarını sağ bırakarak onların bir kesimini zayıflatmak istiyordu. Çünkü o, fesat çıkaran biriydi.
  5. (5-6) Biz ise zayıf bırakılanlara iyilikte bulunmak, onları önder yapmak ve oraya egemen kılmak; Firavun'u, Hamanı ve askerlerini korktuklarına uğratmak istiyorduk.
  6. (5-6) Biz ise zayıf bırakılanlara iyilikte bulunmak, onları önder yapmak ve oraya egemen kılmak; Firavun'u, Hamanı ve askerlerini korktuklarına uğratmak istiyorduk.
  7. Bundan dolayı Musa'nın anasına: "Onu bir süre emzir. Ama öldürüleceğinden korkarsan bir sandığa koyup nehre bırak. Onun için korkma ve üzülme. Çünkü onu sana geri getireceğiz ve daha sonra elçi olarak görevlendireceğiz" diye ilham ettik.
  8. Sonunda Firavun'un ailesinden biri onu bulup kurtardı. Ama o, ileride onlara düşman ve üzüntü kaynağı olacaktı. Çünkü Firavun, Hâmân ve askerleri yanlış yoldaydı.
  9. Firavun'un karısı: "Bu çocuk ikimiz için de bir neşe kaynağı olabilir. Onu öldürmeyin; belki bize bir faydası dokunur yahut onu evlat ediniriz" dedi. Olacakların farkında değillerdi.
  10. Musa'nın anası, üzüntüden sabaha kadar uyuyamadı. Eğer sözümüze güvenmesi gerektiği konusunda inancını güçlendirmeseydik, neredeyse işi açığa vuracaktı.
  11. Anası, Musa'nın kızkardeşine "Onu uzaktan izle" dedi. O da onlara görünmeden onları izledi.
  12. Daha ilk günden, onun başka kadınların memesini emmemesini sağladık. Kızkardeşi onların yanına gidip: "Size, ona iyi bakacak ve güzelce yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" dedi.
  13. 'Gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın verdiği sözün yerine geldiğini görsün' diye onu anasına geri kavuşturduk. Ama çoğu bunu anlamaz.
  14. Erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona güçlü bir muhakeme yeteneği ve ilim verdik. İşte Biz, iyileri böyle ödüllendiririz.
  15. Musa, halkının olup bitenden habersiz olduğu bir sırada şehre indi. Bu sırada, biri kendi halkından, diğeri düşmanlarından olan iki adamın dövüştüğünü gördü. Soydaşı, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Musa, bir yumrukta adamın işini bitirdi. "Bu düpedüz şeytanın işi. Çünkü o, insanı yoldan çıkaran apaçık bir düşmandır" dedi.
  16. Sonra da: "Rabbim! Ben kendime yazık ettim. Bu nedenle beni bağışla" diye yalvardı, Allah da onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
  17. "Rabbim! Bana verdiğin nimetler hakkı için artık günahkarlara arka çıkmayacağım" dedi.
  18. Geceyi, korku içinde etrafını gözetleyerek geçirdi. Bir de ne görsün! Dün ondan yardım isteyen adam, ondan yine yardım istemiyor mu? Musa ona: "Sen azgının birisin" dedi.
  19. Bununla beraber, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, O: "Ey Musa! Dün birini öldürdün, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Öyleyse senin amacın düzeltmek değil, bu ülkede zorbalık etmek" dedi°
  20. O sırada şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek üzere görüşme yapıyor. Burayı hemen terket. Ben senin iyiliğini isteyen biriyim" dedi.
  21. Bunun üzerine Musa, korku içinde etrafına bakınarak oradan çıktı. "Rabbim! Beni bu zâlimlerin elinden kurtar" diye yalvardı.
  22. Medyen'e doğru yola çıktığında: "Umarım, Rabbim bana doğru yolu gösterir" dedi.
  23. Medyen'deki kuyuların yanına vardığında, çobanlar hayvanlarını suluyordu. Onların arkasında da, hayvanlarını sulamak için bekleyen iki kız vardı. Musa onlara: "Siz niye bekliyorsunuz?" dedi. Kızlar: "Çobanlar burayı boşaltmadan biz hayvanlarımızı sulayamayız. Babamız da çok yaşlı" dediler.
  24. Musa onların hayvanlarını sulayıp gölgeye çekildi ve: "Rabbim! Bana yapacağın iyiliğe muhtacım" dedi.
  25. Biraz sonra o iki kızın biri utanarak Musa'nın yanına geldi ve: "Babam, hayvanlarımızı suladığın için ücret vermek üzere seni çağırıyor" dedi. Musa, yaşlı adamın yanına varınca başından geçenleri anlattı. O da: "Korkma! Artık zâlimlerin elinden kurtuldun" dedi.
  26. Kızların biri: "Babacığım, onu ücretli olarak yanında tut. Çünkü ücretli olarak yanında tutabileceğin en güçlü ve güvenilir adamlardan biri budur" dedi.
  27. Yaşlı adam, Musa'ya: "Sekiz yıl yanımda çalışmana karşılık şu iki kızımın birini seninle evlendirmek istiyorum. Eğer bu süreyi on yıla tamamlarsan, bu senin bileceğin bir iş. Seni sıkıntıya sokmak istemem. Allah dilerse, dürüst bir kimse olduğumu göreceksin" dedi.
  28. Musa: "Bu, aramızda bir sözleşme olsun. İki sürenin birini doldurduktan sonra bana bir husumet duyulmasın. Allah da bu söylediklerimize şahit olsun" dedi.
  29. Musa, süreyi doldurup ailesiyle beraber yola çılanca Sina Dağı'nın yamacında bir ateş gördü. Yanındakilere: "Siz burada bekleyin. Ben bir ateş gördüm. Size oradan belki bir haber ya da ısınmanız için tutuşmuş bir odun getiririm" dedi.
  30. Ama oraya yaklaşınca, o kutsal yerden, vadinin sağ yamacındaki ağaç tarafından: "Ey Musa! Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'ım" diye seslenildi.
  31. Sonra: "Değneğini yere bırak" denildi. Musa onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. Allah ona: "Ey Musa! Korkma, geri dön. Çünkü sen, güven içindesin."
  32. "Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çıksın. Korkudan yana açılan kollarını indir. Bunlar, Firavun'a ve ileri gelenlerine göstermen gereken âyetlerdir. Çünkü onlar, yoldan çıkmışlardır" dedi
  33. (33-34) Musa: "Rabbim! Ben onların birini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Harun benden daha güzel konuşur. Beni desteklemesi için onu da benimle gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamasından korkuyorum" dedi.
  34. (33-34) Musa: "Rabbim! Ben onların birini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Harun benden daha güzel konuşur. Beni desteklemesi için onu da benimle gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamasından korkuyorum" dedi.
  35. Allah: "Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir güç vereceğiz ki kimse kılınıza bile dokunamayacak. Siz de, size uyanlar da âyetlerimiz sayesinde üstün geleceksiniz" dedi.
  36. Musa onlara apaçık âyetlerimizi gösterince: "Bu, uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değil. Atalarımızdan da böyle bir şey duymadık" dediler.
  37. Musa: "Allah'ın gösterdiği yolu kimin izlediğini, en güzel sonucu kimin elde edeceğini Rabbim çok iyi bilir. Ama zâlimler asla kurtuluşa erişemezler" dedi.
  38. Firavun: "Ey ileri gelenler! Ben sizin için benden başka bir ilah tanımıyorum. Ey Hâmân! Tuğla ocağını tutuştur, balçığı pişirip tuğla hazırla ve bana onlarla bir kule yap ki ona çıkıp Musa'nın ilahına bakayım. Çünkü ben onun yalancı biri olduğuna inanıyorum" dedi.
  39. Firavun ve adamları, Bize dönmeyeceklerini sanarak orada haksız yere büyüklük tasladılar.
  40. Biz de onu ve adamlarını sulara gömdük. Zâlimlerin sonunun nasıl olduğunu gör!
  41. Onları, ateşe çağıranların sembolü haline getirdik. Böyle kimselere, Kıyamet Günü asla yardım edilmeyecektir.
  42. Onlar dünyada kötü bir şekilde anılacaklar, Kıyamet Günü de Allah'ın rahmetinden mahrum kalacaklardır.
  43. Daha önceki günahkar toplumları yok ettikten sonra, insanların doğru yolu görmesini ve izlemesini sağlayan bir kaynak ve rahmet olarak Musa'ya o ilahi Kitab'ı verdik.
  44. Ama Musa'ya isteklerimizi bildirirken sen orada değildin; bu nedenle orada olup bitenleri görmedin.
  45. Onlardan sonra nice nesil yarattık, onlardan sonra nice zaman geçti. Âyetlerimizi duyurmak üzere, Medyen halkı arasında da yaşamadın. Biz her topluma ayrı bir elçi gönderiyoruz.
  46. Musa'ya seslendiğimiz zaman Sina Dağı'nın yamacında da değildin. Sen, kendilerine daha önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu uyarman için Rabbinin bir rahmeti olarak gönderildin. Belki düşünür, öğüt alırlar.
  47. Seni ayrıca, yaptıklarından dolayı başlarına felaketler geldiğinde: "Rabbimiz! Keşke bize bir elçi gönderseydin de, âyetlerine uyup iman etseydik" demesinler diye gönderdik.
  48. Kendilerine katımızdan hakikat geldiğinde: "Neden ona da Musa'ya verilenlerin bir benzeri verilmedi?" dediler. "Bunlar birbirini destekleyen iki aldatmacadır. Bu nedenle hiçbirine inanmıyoruz" diyerek daha önce Musa'ya verilenleri de inkar etmemişler miydi?
  49. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, Allah katından bu ikisinden daha doğru bir Kitap getirin de ona uyayım."
  50. Eğer sana cevap veremiyorlarsa, bu onların hevalarına uyduğunu gösterir. Allah'ın gösterdiği yolu bırakıp kendi hevasına uyandan daha sapık kim olabilir? Allah, böyle zâlimleri doğru yola eriştirmez.
  51. Gerçek şu ki, düşünüp öğüt alsınlar diye onlara söyleyeceklerimizi bölüm bölüm indirdik.
  52. Daha önce Kitap verdiğimiz kimseler buna inanır.
  53. Hakikat kendilerine ulaştırıldığı zaman: "Ona inandık. Çünkü o, Rabbimizin katından indirilmiştir. Zâten biz, daha önce Allah'a teslim olmuştuk" derler.
  54. Sabrettiklerinden, kötülüğe iyilikle karşılık verdiklerinden ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan başkalarına da harcadıklarından dolayı onlara kat kat ödül verilecektir.
  55. Faydasız bir konuşma duyduklarında oradan uzaklaşırlar. "Biz kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz, siz de kendi yaptıklarınızdan sorumlusunuz. Size selam olsun. Bizim câhillerle işimiz yok" derler.
  56. Sen, her sevdiğini doğru yola yöneltemezsin. Ama Allah, dilediğini doğru yola yöneltir. Çünkü O, doğru yola girecek olanları çok iyi bilir.
  57. "Seninle beraber doğru yolu izlersek, yurdumuzdan sürülürüz" diyorlar. Biz onları, katımızdan bir lütuf olarak her türlü ürünün toplandığı, dokunulmaz ve güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Ama çoğu bunun farkında değil.
  58. Oysa Biz, refahtan dolayı şımarıp azan nice toplumu yok ettik. İşte yaşadıkları yerler... Pek azı dışında oralara kimse yerleşmemiş. Sonunda oraların hepsi Bize kalacak.
  59. Rabbin yine de, onlara âyetlerini okuyan bir elçi göndermedikçe hiçbir toplumu yok etmez. Biz, halkı zâlim olmadıkça hiçbir ülkeyi yok etmeyiz.
  60. Size verilen şeyler, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah katında olanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
  61. Hiç, kendisine söz verdiğimiz güzelliklere kavuşan kimseyle, dünya hayatının nimetlerinden faydalandırdığımız, Kıyamet Günü de hesaba çekmek üzere huzurumuza çıkaracağımız kimse bir olur mu?
  62. Allah o Gün onlara: "Ortaklarım olduğunu sandığınız varlıklar şimdi nerede?" diye soracak.
  63. Azaba uğrayacağı kesinleşenler: "Rabbimiz! Kendimiz azmakla kalmadık, bu adamları da azdırdık. Ama onları Sen'in hükmüne bırakıyoruz. Çünkü onlar gerçekte bize kulluk etmiyorlardı" diyecekler.
  64. Onlara: "Ortak koştuğunuz varlıkları çağırın bakalım" denecek. Onları çağıracaklar, ama ortak koştukları varlıklar, onların çağrısına karşılık veremeyecekler. Azabı gördüklerinde, doğru yolu izlemediklerine pişman olacaklar.
  65. (65-66) Allah o Gün onlara: "Size gönderilen elçilere ne karşılık verdiniz?" diyecek. Buna ne cevap verebilecekler, ne de birbirlerine bir şey sorabilecekler.
  66. (65-66) Allah o Gün onlara: "Size gönderilen elçilere ne karşılık verdiniz?" diyecek. Buna ne cevap verebilecekler, ne de birbirlerine bir şey sorabilecekler.
  67. Ama yaptıklarına pişman olup doğru yola dönenler, iman edip salih amel işleyenler kurtuluşa erecekler.
  68. Rabbin dilediğini yaratır ve insanlar için en iyisini seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzak ve yücedir.
  69. Rabbin, herkesin içinde gizlediğini de, açığa vurduğunu da çok iyi bilir.
  70. Çünkü O, kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır. Dünyada da, âhirette de övülmesi gereken O'dur. Son kararı O verecektir. Çünkü sonunda O'na döneceksiniz.
  71. De ki: "Hiç düşündünüz mü? Allah geceyi Kıyamet Günü'ne kadar uzatsa, sizi Allah'tan başka aydınlatabilecek bir ilah var mı? Hâlâ gerçeğin sesine kulak vermeyecek misiniz?"
  72. De ki: "Hiç düşündünüz mü? Allah gündüzü Kıyamet Günü'ne kadar uzatsa, dinleneceğiniz geceyi Allah'tan başka getirebilecek bir ilah var mı? Hâlâ gerçeği görmeyecek misiniz?"
  73. Geceyi dinlenmeniz için karanlık, gündüzü de çalışmanız için aydınlık yapması, size acıdığından dolayıdır. Belki O'na şükredersiniz.
  74. Allah'a o Gün onlara: "Ortaklarım olduğunu zannettikleriniz nerede?" diyecek.
  75. O Gün her toplumun şahidini çağıracağız ve günahkarlara: "Delillerinizi ortaya koyun bakalım" diyeceğiz. Allah'ın söylediklerinin doğru olduğunu anlayacaklar ve uydurdukları şeyler kendilerinden uzaklaşacak.
  76. (76-77) Kârûn, Musa'nın kavminden biriydi, ama onlara karşı küstahlaşmıştı. Çünkü ona öyle bir servet vermiştik ki, anahtarlarını bile bir topluluk zor taşıyordu. Soydaşları ona: "Servetinden dolayı şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez. Allah'ın sana verdikleriyle âhiret yurdunu kazanmaya çalış; ama dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana nasıl iyilikte bulunduysa, sen de başkalarına öyle iyilikte bulun. Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışma. Çünkü Allah, fesat çıkaranları sevmez" dedi.
  77. (76-77) Kârûn, Musa'nın kavminden biriydi, ama onlara karşı küstahlaşmıştı. Çünkü ona öyle bir servet vermiştik ki, anahtarlarını bile bir topluluk zor taşıyordu. Soydaşları ona: "Servetinden dolayı şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez. Allah'ın sana verdikleriyle âhiret yurdunu kazanmaya çalış; ama dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana nasıl iyilikte bulunduysa, sen de başkalarına öyle iyilikte bulun. Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışma. Çünkü Allah, fesat çıkaranları sevmez" dedi.
  78. Karun onlara: "Bu servet bana, bendeki bilgiden dolayı verildi" dedi. Allah'ın ondan önce, kendisinden daha güçlü ve daha zengin nicelerini yok ettiğini duymadı mı? Suçu sabit olanlara günahları sorulmaz.
  79. Karun, gösteriş yaparak soydaşlarının karşısına çıkardı. Sadece dünya hayatının nimetlerine sahip olmak isteyenler: "Keşke Karun'a verilenler bize de verilseydi! Çünkü o, çok talihli biri" dediler.
  80. Kendilerine ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size! Allah'ın, iman edip sâlih amel işleyenlere vereceği ödül daha hayırlıdır. Ama buna ancak sabredenler kavuşabilir" dediler.
  81. Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. O ne kendini koruyabildi, ne de kimse ona yardım edebildi.
  82. Dün onun yerinde olmak isteyenler: "Demek Allah dilediğinin rızkını genişletiyor, dilediğine de bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize iyilikte bulunmamış olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek kâfirler iflah olmuyormuş" demeye başladılar.
  83. Âhiret yurduna gelince... Biz onu, yeryüzünde büyüklenmek ve fesat çıkarmak istemeyenlere veririz. Hayırlı sonucu, Allah'a karşı gelmekten çekinenler elde edecektir.
  84. Kim Allah'ın huzuruna iyilik yaparak çıkarsa, ona, yaptığının karşılığından daha güzeli verilecek; kim de kötülük yaparak çıkarsa, ancak yaptığının karşılığını görecektir.
  85. Sana bu Kur'an'ı indiren ve seni ondan sorumlu tutan Allah, sonunda seni yeni bir hayata döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin doğru, kimin yanlış yolda olduğunu çok iyi bilir."
  86. Bu Kitab'ın sana indirileceğini ummuyordun. Ama Rabbinin rahmetinden dolayı sana ulaştı. Öyleyse artık kâfirlere arka çıkma.
  87. Sakın seni, sana indirilen âyetlere uymaktan alıkoymalarına fırsat verme. Rabbine çağır ve O'na hiçbir şeyi ortak koşma.
  88. Allah'ın yanısıra başka bir ilaha yalvarıp yakarma Çünkü O'ndan başka ilah yoktur. O'nun dışındaki her şey yok olacaktır. Sonunda O'na döneceksiniz ve son kararı O verecektir.