Secde Suresi

32 - Secde Suresi Talat Koçyiğit Meali

Kur"ân-ı Kerîm'in otuz ikinci sûresi olup 30 âyetten müteşekkildir. Mekke'de, Mü'minûn sûresinden sonra nazil olmuştur. 16 ve 20 inci âyetleri Medenîdir. 15 inci âyetinin secde ayeti olması dolayısıyla sûreye bu ad verilmiştir.

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

  1. Elif; Lâm. Mîm.
  2. Kendisinde şüphe bulunmayan bu Kitap, âlemlerin Rabbı tarafından indirilmiştir.
  3. Yoksa "onu, (Muhammed) uydurdu" mu diyorlar? Hayır (Ey Peygamber!) O, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için Rabbından gelen haktır. Belki onlarda doğru yolu bulurlar.
  4. Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri altı günde yaratan, sonra da Arş üzerine istiva eden Allah'tır. Sizin için O'ndan başka ne bir dost ve ne de bir şefaatçi vardır. Hiç düşünmüyor musunuz?
  5. Gökten yere bütün işleri O tanzim eder; sonra sizin saydığınızla süresi bin sene olan bir günde işler, O'na yükselir.
  6. İşte bu işlerin idarecisi, gaybın da hazırın da âlimidir; dâima gâlibtir; çok merhametlidir.
  7. 7-9 Her şeyin yaratılışını güzel yapan, insanı yaratışına çamurdan başlayan, sonra neslini hakîr bir sudan, bir meniden meydana getiren; sonra (organlarına) şekil veren, ruhundan ona üfleyen, öylece size kulaklar, gözler ve kalbler veren işte O'dur. Buna rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz.
  8. 7-9 Her şeyin yaratılışını güzel yapan, insanı yaratışına çamurdan başlayan, sonra neslini hakîr bir sudan, bir meniden meydana getiren; sonra (organlarına) şekil veren, ruhundan ona üfleyen, öylece size kulaklar, gözler ve kalbler veren işte O'dur. Buna rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz.
  9. 7-9 Her şeyin yaratılışını güzel yapan, insanı yaratışına çamurdan başlayan, sonra neslini hakîr bir sudan, bir meniden meydana getiren; sonra (organlarına) şekil veren, ruhundan ona üfleyen, öylece size kulaklar, gözler ve kalbler veren işte O'dur. Buna rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz.
  10. Müşrikler demektedirler ki: "Biz toprağa karışıp yok olduktan sonra, yeniden mi yaratılacağız?" Aslında onlar, Rablarına kavuşmayı da inkâr eden kimselerdir.
  11. (Ey Muhammed! Onlara) de ki: "Ruhunuzu almakla görevlendirilen ölüm meleği, canınızı alır; sonra da Rabbınıza döndürülürsünüz."
  12. Suçluların, Rablarının huzurunda başlarını önlerine eğmiş oldukları halde "Rabbımız! Gördük ve dinledik; bizi dünyaya geri çevir de sâlih amel işleyelim. Artık biz inancı sağlam kimseleriz" deyişlerini bir görsen.
  13. Eğer dileseydik herkese hidayet ederdik. Fakat benden bir söz sâdır olmuştur: "Cehennemi mutlaka oraya lâyık cin ve insanlarla dolduracağım."
  14. (Ve onlara diyeceğim ki:) "Bu gününüze kavuşmayı unutmuş olmanız dolayısıyle onun azabını tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmış olduklarınızdan dolayı ebedî azabı tadın.
  15. 15-16 Âyetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, büyüklük taslamadan hamd ile Rablarını tesbih edenler, korkarak ve ümid ederek Rablarına yalvarmaktan yanları yataklardan uzak kalanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah yolunda sarfedenler inanır.
  16. 15-16 Âyetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, büyüklük taslamadan hamd ile Rablarını tesbih edenler, korkarak ve ümid ederek Rablarına yalvarmaktan yanları yataklardan uzak kalanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah yolunda sarfedenler inanır.
  17. Yaptıklarına mükâfat olmak üzere hoşlarına gidecek nimetlerden kendileri için gizli tutulan şeyleri hiç kimse bilemez.
  18. Hiç mü'min olan kimse fâsık olan gibi midir? Bunlar asla eşit olamazlar.
  19. İman edenler ve sâlih amel işleyenler için, yaptıklarına karşı mükâfat olarak kalınacak cennetler vardır.
  20. Büyük günah işleyenler ise, onların kalacakları yer de ateştir. Oradan her çıkmak isteyişlerinde oraya geri döndürülürler ve onlara "yalanlamış olduğunuz ateşin azabını tadın" denir.
  21. Belki günâhlarından dönerler diye, onlara büyük azabı değil, fakat hafif dünya azabından mutlaka taddıracağız.
  22. Kendisine Rabbının âyetleri hatırlatılıp da sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zâlim kim vardır? Biz suçlulardan elbette intikam alacağız.
  23. Biz Musa'ya da kitap vermiş ve onu israil oğulları için bir hidayet kılmıştık. Bu itibarla (ey peygamber!) sakın sen de Kur'ân'a kavuşmaktan şüphe etme.
  24. Sabretmeleri ve âyetlerimize yakinen inanmaları dolayısıyle, içlerinden bir kısmını, emrimizle doğru yola sevkeden önderler yapmıştık.
  25. Şüphesiz Rabbın, ihtilafa düştükleri şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
  26. Halen yurtlarında dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Bunda, şüphesiz alınması gereken dersler vardır; hiç dinlemezler mi?
  27. Bizim, suyu çorak arazîye sürüp de, onunla, hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri bir ekini çıkardığımızı hiç görmemişler midir? Hiç görmüyorlar mı?
  28. Bir de "eğer sözüne güvenilir kimseler iseniz bize karşı bu zafer ne zaman?" diyorlar.
  29. (Ey Muhammed! O müşriklere) de ki: "Zafer günü inkâr edenlere îmanları fayda vermeyecek, kendilerine mühlet de verilmeyecektir.
  30. Onlardan uzaklaş ve bekle, onlar da zaten beklemektedirler.